25 Ocak 2018 Perşembe

ONAY&İTİRAZ...

ONAY & İTİRAZ… ART NİYET…SUİKAST…
Onay ve itiraz, bütün canlılar aleminin –özellikle- biz insanların en temel kavramlarındandır. Onay kabul manası taşırken, itiraz red manasına alınır…
Bu iki kavram; günlük hayatta kullanıldığı gibi, beşeri ilişkilerde, ulusal olaylarda hatta uluslararası ilişkilerde, mahkemelerde ve bürokraside kullanılmaktadır…
AFRİN’e müdahale olayımız da bu iki kavramın daha iyi anlaşılmasına yaramıştır.
Batılı -art niyetli demeyelim de- “güce dayalı hukuku savunan sistemlere” göre bazı etnik gruplar silahlandırılarak bizim Suriye sınırımızda bir koridor halinde Kuzey Irak’tan başlayıp Ak Deniz’e erişimi düşünülen bir devlet kurulmaya çalışılıyor… Bu devletleşme sürecine; “ itiraz ve müdahale edemiyorsan acizsin demektir. Müdahale etmiyorsan da onaylamışsın demektir.”
Ülke olarak onaylamadığımızın ve itiraz ettiğimizin en güzel açıklaması bu olsa gerektir.
-Mirim tamam kavramları izah yakıştı ama ben senin “art niyetli değiller” ifadene hem katılmıyorum hem de itiraz ediyorum. Bal gibi de art niyetliler.
-Kahya Efendi Batılılar art niyetli değiller.  Art niyetli olmak iki yüzlü olmaktır. Takiyye yapmaktır. Şirin görünüp neticede başka bir noktaya varmaya çalışmaktır.  Batı, bu saydıklarımın üçünü de yapmamaktadır. Hedefinin icabatı neyse onu yapmaya çalışmaktadır. Onun için art niyetli değiller bayağıda açık niyetliler. Sen, olayı doğru okuyamıyorsan o zaman mesele başka. Bana göre batı asla art niyetli değil bayağı da “suikastlı/ kötü niyetli” ve gereği neyse onun daniskasını işlemekte…
İsrail, uzuuuun süreli Yahudi Devletleşme çabasının doğurduğu bir devlettir.
Baktılar ki zorla olmuyor; Birinci Dünya Savaşı sonrası önce “özel mülkiyet” diye bir kavram çıkardılar. Eskiden devletlere ait olan kara parçaları yani toprak; ülke halkına emanet olarak verilirdi Tahsis edilirdi… İşletmek üzere… Hatta –rahmetli- Ecevit’in zihinlerde bir sözü vardır: “Toprak işleyenin, su kullananın” diye. Özel mülkiyet adı altında tapular dağıtıldı. Sonra şahıslar eline düşen kara parçaları; tarlalar, bağ bahçeler, yüksek paralarla Yahudilerin zilliyet/mülkiyetine geçti. Kimsenin itiraz edemediği bir hukuk doğurdu mu sana?.. Sonra bu şahısların arazileri topografyada birleşince ortaya devletlerin temel gücü kara parçası çıktı ortaya. Topografya dönüştü Yahudi coğrafyası oldu çıktı…
Yıl 1948… İkinci Dünya Savaşı muzafferi ABD’nin desteği ile bu meşru Yahudi arazi parçasına devlet ilan edivermek hiç de zor olmadı.
ABD, Kuzey Irak’ı yıllardır kontrol ediyordu; Çekiç Güçten buyana. Şimdi sıra Kuzey Suriye’ye geldi… Ama hesap edemediği veya aşmaya çalıştığı çiğnemeye çalıştığı Türkiye’yi Süleyman Şah Türbesi toprağının Türk toprağı olduğunu hesap etmedi çiğneyebileceğini zannetti ama olmadı.Bunu aşmaya çabalıyor…
 Dün Kobani/Çoban Bey, Fırat Kalkanı, bugün AFRİN ileride başka bir operasyon adıyla bu mücadelemiz devam edecek… Zira bizim beka sorunumuzun temelini teşkil ediyor…

Bu mücadeleyi kesersek biline ki; ya onayladık ya da itiraz edemiyoruz. İnşallah ikisi de olmayacak… C. Allah bu mücadeleyi erteleyecek bizleri güçten düşürecek başka sıkıntılar vermez inşallah.   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder