ONAY & İTİRAZ… ART NİYET…SUİKAST…
Onay ve itiraz, bütün canlılar aleminin –özellikle- biz
insanların en temel kavramlarındandır. Onay kabul manası taşırken, itiraz red
manasına alınır…
Bu iki kavram; günlük hayatta kullanıldığı gibi, beşeri
ilişkilerde, ulusal olaylarda hatta uluslararası ilişkilerde, mahkemelerde ve
bürokraside kullanılmaktadır…
AFRİN’e müdahale olayımız da bu iki kavramın daha iyi
anlaşılmasına yaramıştır.
Batılı -art niyetli demeyelim de- “güce dayalı hukuku
savunan sistemlere” göre bazı etnik gruplar silahlandırılarak bizim Suriye
sınırımızda bir koridor halinde Kuzey Irak’tan başlayıp Ak Deniz’e erişimi
düşünülen bir devlet kurulmaya çalışılıyor… Bu devletleşme sürecine; “ itiraz
ve müdahale edemiyorsan acizsin demektir. Müdahale etmiyorsan da onaylamışsın
demektir.”
Ülke olarak onaylamadığımızın ve itiraz ettiğimizin en güzel
açıklaması bu olsa gerektir.
-Mirim tamam kavramları izah yakıştı ama ben senin “art
niyetli değiller” ifadene hem katılmıyorum hem de itiraz ediyorum. Bal gibi de
art niyetliler.
-Kahya Efendi Batılılar art niyetli değiller. Art niyetli olmak iki yüzlü olmaktır. Takiyye
yapmaktır. Şirin görünüp neticede başka bir noktaya varmaya çalışmaktır. Batı, bu saydıklarımın üçünü de
yapmamaktadır. Hedefinin icabatı neyse onu yapmaya çalışmaktadır. Onun için art
niyetli değiller bayağıda açık niyetliler. Sen, olayı doğru okuyamıyorsan o
zaman mesele başka. Bana göre batı asla art niyetli değil bayağı da “suikastlı/
kötü niyetli” ve gereği neyse onun daniskasını işlemekte…
İsrail, uzuuuun süreli Yahudi Devletleşme çabasının
doğurduğu bir devlettir.
Baktılar ki zorla olmuyor; Birinci Dünya Savaşı sonrası önce
“özel mülkiyet” diye bir kavram çıkardılar. Eskiden devletlere ait olan kara
parçaları yani toprak; ülke halkına emanet olarak verilirdi Tahsis edilirdi… İşletmek
üzere… Hatta –rahmetli- Ecevit’in zihinlerde bir sözü vardır: “Toprak
işleyenin, su kullananın” diye. Özel mülkiyet adı altında tapular dağıtıldı.
Sonra şahıslar eline düşen kara parçaları; tarlalar, bağ bahçeler, yüksek
paralarla Yahudilerin zilliyet/mülkiyetine geçti. Kimsenin itiraz edemediği bir
hukuk doğurdu mu sana?.. Sonra bu şahısların arazileri topografyada birleşince
ortaya devletlerin temel gücü kara parçası çıktı ortaya. Topografya dönüştü Yahudi
coğrafyası oldu çıktı…
Yıl 1948… İkinci Dünya Savaşı muzafferi ABD’nin desteği ile
bu meşru Yahudi arazi parçasına devlet ilan edivermek hiç de zor olmadı.
ABD, Kuzey Irak’ı yıllardır kontrol ediyordu; Çekiç Güçten
buyana. Şimdi sıra Kuzey Suriye’ye geldi… Ama hesap edemediği veya aşmaya
çalıştığı çiğnemeye çalıştığı Türkiye’yi Süleyman Şah Türbesi toprağının Türk
toprağı olduğunu hesap etmedi çiğneyebileceğini zannetti ama olmadı.Bunu aşmaya
çabalıyor…
Dün Kobani/Çoban Bey,
Fırat Kalkanı, bugün AFRİN ileride başka bir operasyon adıyla bu mücadelemiz
devam edecek… Zira bizim beka sorunumuzun temelini teşkil ediyor…
Bu mücadeleyi kesersek biline ki; ya onayladık ya da itiraz
edemiyoruz. İnşallah ikisi de olmayacak… C. Allah bu mücadeleyi erteleyecek
bizleri güçten düşürecek başka sıkıntılar vermez inşallah.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder