3 Ocak 2018 Çarşamba

JÜRİNİN YAPACAĞI BİR ŞEY YOK…

JÜRİNİN YAPACAĞI BİR ŞEY YOK…
Oldum olası -çağdaş dediğimiz- günümüz siyasetini anlamadım gitti. Anlamadığım için de beceremedim, desem yeridir…
Benim anladığım siyaset: Müstahak olmak; müstahak olanlara da haklarını temin etmeye çalışmak.
Bir makama mı geleceksiniz? Yeterli iseniz tamamdır. Akçeli işlerde, almaya hak kazanmışsanız verilecektir hakkınız. Müstahak olmak o işte. Hz. Ömer adaletine benzer şekil yani…
Oysa günümüz siyaseti -demokrasilerde- dünyada ve doğal olarak bizde böyle yürümüyor: Tercih üzerine kurulu ve kurgulu.
Partileri kurarken, kimlerle yol arkadaşı olacağınızı tercih edersiniz. Delegesinden tutun da; belde- ilçe, il başkanları, genel başkanlar, belediye başkanları, meclis üyeleri, millet vekilleri vel hasıl  hepsi hepsi tercih mantığında seçilirler. Vatandaş da partisini tercihen seçer ve oyunu verir üç beş yıllığına.
Bu mantık, seçilenlerde şu paradigmayı yaratır: Madem ki bu milletin bir kısmı beni tercih etti; ben de o tercih edenleri tercih etmeliyim. Hakları varsa önceliğim onlardır; hakları yoksa da yasa elimde değil mi? Hak yaratırım. Bu işin ehveni ve olağanı…
Bir de ABD vari söylem var ki, o da: Önce Amerika…  
Önce Amerika menfaatleri dediğiniz de, jürinin artık yapabileceği bir şey olamaz; olmadı da. Hak hukuk,  iradenin ABD menfaatinin hizmetçisi kölesi oldu çıktı… Efendilikten hizmetçiliğe  tedenni etmiş bir hukuk sisteminden fazla bir şey de beklenemezdi zaten.
-Mirim T.C. Halk Bankası, Rıza Zarrap ve Mehmet Atilla davasında jüri neden çekindi ki?..

-Neden çekinecek; kendi mantıklarına göre ABD’ye düşmanlık edenleri korursanız -hak hukuk adına- sizler de onlar gibi ihanet ve hıyanet içinde olursunuz, ona göre haaa; kulaklarına önce Amerika diye fısıldanmıştır da  ondan. Hain damgası yememek için…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder