24 Ocak 2018 Çarşamba

İnsan İlişkileri 1.

İNSAN İLİŞKİLERİ-1…
                -Mirim K.Kerim’de “insan ilişkilerini” düzenleyen ayetler yok mu?..
                -Var Kahya Efendi, olmaz mı… Zaten K.Kerim’in indiriliş gönderiliş gayesi, insan ilişkilerini düzenlemek… Yoksa C. Allah, şu kainatta olan-insan faktörünün dışındaki- her şeyi, O, bizzat kendisi yönetiyor; İradesi de O’na ait, kevn-ü fesadı da. Şimdi sen sorarsın; “dil ağdalı oldu,” diye. Kevn-ü fesat, bir şeyin oluşumu ve bozulması…
Kainatta olan her şey –insanın dışında olan her şey- doğrudan Allah’a aittir. İnsani eylemlerde de, sadece  irade bize aittir.O da “tercihimizi belirtecek kadar.” Yoksa eylemlerin oluşumu kainat kurallarına bağlıdır;  Sünnetullah dediğimiz zorunlu kalıplara. Tamam örnekleyeyim.
Güneşe, yağmura müdahale edebiliyor musun? En nihayet şemsiye ile korunmaya çalışıyorsun.  Panel yapıp suyunu ısıtıyor, elektrik üretiyorsun onun kurallarına uyarak.  Çaylar, dereler, ırmaklar, nehirler derken barajlar yapıp onun, suyun gücünden yararlanıyorsun… İçersin, yunup yıkanırsın, aydınlanırsın falan falan.
Şayet Allah’ın “itaat edin!” emri olmasaydı; haydi koyun keçiye gücün yeterdi belki de, o dört yüz beş yüz kiloluk danalara gücün nasıl yetecekti?.. “Yat ulan dana oğlu dana” deyip, nasıl kesip protein ihtiyacını karşılayacaktın…
-Aman Mirim ben zaten vegeteryanım; hiçbir derdim olmaz hayvan kesimi ile… Hububat, tahıl neyime yetmez.
-Tamam tahıl olsun. Sen kendin mi yetiştirdiğini sanıyorsun; tahıl, hububat ve zerzevatı. Sen, sadece şartlarını oluşturuyorsun…  O nesneye ait kuralları tecrübe ederek, sen ona tabi oluyorsun; kontrol hala Cenab-ı  Allah’ın elinde. Kainatta her oluşumda, ister senin elinden, senin iradenle çıksın, ister doğrudan C.Hakk yaratsın, üretsin, yapsın bir kuralsızlık göremezsin.  Kainat, sürekli bir değişim dönüşüm ve devinim halindedir… Her şeyin bir nispeti ve oranı vardır. Bir defter sayfasına gelişi güzel yüzlerce çizgi çiz. Karışık ve karmaşık… Bak bakalım ne görürsün?..
-Ne göreceğim Mirim; bazı çizgiler birbirine teğet dokunur geçer. Bazıları diğerini keser, bazıları paralel olur. İyi de sen bunu bana neden sordun?
-İşte asıl mesele burada: Senin soru sormanı sağlamak. Şayet soruyorsan düşünüyorsun demektir. Bir şeyi bilmek, düşünmek anlamına gelmeyebilir. Ama “soruyorsan mutlaka düşünüyorsun” demektir.
İnsan ilişkileri de bir sayfadaki karmaşık çizgiler gibi resmedilebilir. Bazıları teğet olurlar birbirlerine; bazıları keser, bazıları da paralel olurlar… Aralarında da bir oran ve münasebet olur.
Şimdi gelelim konuya.
C.Hakk, bize çizgileri çizmemiz için boş defter sayfası vermemiş. Büyüklü, küçüklü , kalın veya geniş,  kimisine de  blok not defteri dediğimiz oranda defter sayfaları vermiş. Adına ömür ya da kader diyoruz.  Ancak bu defter sayfaları, kareli-çizgili olanlarından.  Öyle, çizgileri çizmeyi-yazılarda harf ve rakamları dizmeyi,  senin keyfine bırakmamış.  İraden de serbestsin ama bu ana-master çizgileri de görmezden gelme. “Bu kurallara dikkat et! Etmezsen yazın karmaşık olur… İşin içinden çıkamazsın,” demiş…
-Bir muhasebe kayıt defterinde borca yazacağın bir değeri, alacağa yaz bakalım da ne olur görürsün Mirim?..
-Evet aynen öyle. Kainatta gizli kurallar vardır… Sen onlara ters düşmeden yaşamaya çalışırsın. Önemli olan senin senle, diğer insanlarla , diğer varlıklarla münasebet ve ilişkilerindir seni mutlu eden veya huzursuz eden.
-Mirim, keşke insanoğlu başkasına gösterdiği nezaket ve hassasiyeti kendisine de gösterebilse…
-Çok haklısın… Gezegenlerde bir çekim-cazibe yasası vardır; güçlü zayıfı çeker. Zayıf eğer güçlünün çekim alanına yaklaşırsa güçlünün çekim ağına düşüverir. O güçlü, artık onu kontrol etmeye başlar. Demek ki yakınlık ve uzaklık önemli. Kütle büyüklüğü önemli, hız önemli… Enerji gücü, atom yapısı önemli. Temel bilimler dediğimiz tür bilgiler, kainatı inceleyen, O’nun kurallarını anlamaya çalışan gayret ve çabalardır…
Allah’ın, doğrudan yetki alanında olan şeylerde kargaşa yoktur. Kargaşa bizim tercihlerimizdedir. Gerek benim kendime karşı, gerek hemcinslerime, gerekse de hemcinslerimizin dışındaki; dağlar-taşlar, bitkiler ve hayvanlar alemine karşı… Sen dere yatağına ev yaparsan akibet sel götürür seni; bu sonuç kaçınılmaz olur.
C.Hakk da, K.Kerim’inde bize rehberlik etmiş ki; bu ayetlerin bir kısmı Beşeri Münasebetleri düzenler…  
Beşeri Münasebetler:İnsanların birbirlerine olan ilişkilerinde ölçülü ve orantılı olması, demektir.
Biz onu “İnsan İlişkileri” olarak tercüme ettik…  Orantılı olmak, ölçülü olmak ve insana yakışanı yapmak konusunda insanı serbest bıraktık maalesef... Ölçüsüz oldu. Keyfiliğe ulaştı. Bizim kareli-çizgili defter sayfası, boş a/4 sayfasına dönüştü. Hani defter bile olsa bir ön sayfa, orta sayfa, son sayfa gibi tanımlara bağlıdır. Bizim ilişkiler say ki a/4… Eğer düzenli tutar, dosyalar-klasöre zımbalayıp takarsan ne ala; yoksa  birbirinden bağımsız tekil ilişkiler olarak sürüp gitmeye mahkum… Köksüz,dalsız ve budaksız. Köksüz ilişkilerde vefa, dalsız ilişkilerde himaye arama…
Sevgili Kahyam bugün giriş sayfasını yazdık eğer C. Hakk izin verirse K.Kerim’deki beşeri münasebetler ayetlerini inceleyerek bu konuya dilimizin döndüğü kadar parmak basmış olacağız. Haydi sen şimdilik gönlünce rahat ol.
-Mirim eski adı Adâb-ı Muâşeret idi. İnsanlarla iç içe yaşamanın kuralları. Bunları mı inceleyeceğiz K.Kerim’de…

-Evvvvet… Aynen onları…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder