İNSAN İLİŞKİLERİ-1…
-Mirim
K.Kerim’de “insan ilişkilerini” düzenleyen ayetler yok mu?..
-Var
Kahya Efendi, olmaz mı… Zaten K.Kerim’in indiriliş gönderiliş gayesi, insan
ilişkilerini düzenlemek… Yoksa C. Allah, şu kainatta olan-insan faktörünün
dışındaki- her şeyi, O, bizzat kendisi yönetiyor; İradesi de O’na ait, kevn-ü
fesadı da. Şimdi sen sorarsın; “dil ağdalı oldu,” diye. Kevn-ü fesat, bir şeyin
oluşumu ve bozulması…
Kainatta olan
her şey –insanın dışında olan her şey- doğrudan Allah’a aittir. İnsani eylemlerde
de, sadece irade bize aittir.O da “tercihimizi belirtecek kadar.” Yoksa
eylemlerin oluşumu kainat kurallarına bağlıdır; Sünnetullah dediğimiz zorunlu kalıplara. Tamam
örnekleyeyim.
Güneşe,
yağmura müdahale edebiliyor musun? En nihayet şemsiye ile korunmaya
çalışıyorsun. Panel yapıp suyunu
ısıtıyor, elektrik üretiyorsun onun kurallarına uyarak. Çaylar, dereler, ırmaklar, nehirler derken
barajlar yapıp onun, suyun gücünden yararlanıyorsun… İçersin, yunup yıkanırsın,
aydınlanırsın falan falan.
Şayet Allah’ın
“itaat edin!” emri olmasaydı; haydi koyun keçiye gücün yeterdi belki de, o dört
yüz beş yüz kiloluk danalara gücün nasıl yetecekti?.. “Yat ulan dana oğlu dana”
deyip, nasıl kesip protein ihtiyacını karşılayacaktın…
-Aman Mirim
ben zaten vegeteryanım; hiçbir derdim olmaz hayvan kesimi ile… Hububat, tahıl
neyime yetmez.
-Tamam tahıl
olsun. Sen kendin mi yetiştirdiğini sanıyorsun; tahıl, hububat ve zerzevatı.
Sen, sadece şartlarını oluşturuyorsun… O
nesneye ait kuralları tecrübe ederek, sen ona tabi oluyorsun; kontrol hala Cenab-ı Allah’ın elinde. Kainatta her oluşumda, ister
senin elinden, senin iradenle çıksın, ister doğrudan C.Hakk yaratsın, üretsin,
yapsın bir kuralsızlık göremezsin.
Kainat, sürekli bir değişim dönüşüm ve devinim halindedir… Her şeyin bir
nispeti ve oranı vardır. Bir defter sayfasına gelişi güzel yüzlerce çizgi çiz.
Karışık ve karmaşık… Bak bakalım ne görürsün?..
-Ne göreceğim
Mirim; bazı çizgiler birbirine teğet dokunur geçer. Bazıları diğerini keser,
bazıları paralel olur. İyi de sen bunu bana neden sordun?
-İşte asıl
mesele burada: Senin soru sormanı sağlamak. Şayet soruyorsan düşünüyorsun
demektir. Bir şeyi bilmek, düşünmek anlamına gelmeyebilir. Ama “soruyorsan
mutlaka düşünüyorsun” demektir.
İnsan
ilişkileri de bir sayfadaki karmaşık çizgiler gibi resmedilebilir. Bazıları
teğet olurlar birbirlerine; bazıları keser, bazıları da paralel olurlar…
Aralarında da bir oran ve münasebet olur.
Şimdi gelelim
konuya.
C.Hakk, bize
çizgileri çizmemiz için boş defter sayfası vermemiş. Büyüklü, küçüklü , kalın
veya geniş, kimisine de blok not defteri dediğimiz oranda defter
sayfaları vermiş. Adına ömür ya da kader diyoruz. Ancak bu defter sayfaları, kareli-çizgili
olanlarından. Öyle,
çizgileri çizmeyi-yazılarda harf ve rakamları dizmeyi, senin keyfine bırakmamış. İraden de serbestsin ama bu ana-master
çizgileri de görmezden gelme. “Bu kurallara dikkat et! Etmezsen yazın karmaşık
olur… İşin içinden çıkamazsın,” demiş…
-Bir muhasebe
kayıt defterinde borca yazacağın bir değeri, alacağa yaz bakalım da ne olur
görürsün Mirim?..
-Evet aynen
öyle. Kainatta gizli kurallar vardır… Sen onlara ters düşmeden yaşamaya
çalışırsın. Önemli olan senin senle, diğer insanlarla , diğer varlıklarla
münasebet ve ilişkilerindir seni mutlu eden veya huzursuz eden.
-Mirim, keşke
insanoğlu başkasına gösterdiği nezaket ve hassasiyeti kendisine de
gösterebilse…
-Çok haklısın…
Gezegenlerde bir çekim-cazibe yasası vardır; güçlü zayıfı çeker. Zayıf eğer
güçlünün çekim alanına yaklaşırsa güçlünün çekim ağına düşüverir. O güçlü,
artık onu kontrol etmeye başlar. Demek ki yakınlık ve uzaklık önemli. Kütle
büyüklüğü önemli, hız önemli… Enerji gücü, atom yapısı önemli. Temel bilimler
dediğimiz tür bilgiler, kainatı inceleyen, O’nun kurallarını anlamaya çalışan
gayret ve çabalardır…
Allah’ın,
doğrudan yetki alanında olan şeylerde kargaşa yoktur. Kargaşa bizim
tercihlerimizdedir. Gerek benim kendime karşı, gerek hemcinslerime, gerekse de
hemcinslerimizin dışındaki; dağlar-taşlar, bitkiler ve hayvanlar alemine karşı…
Sen dere yatağına ev yaparsan akibet sel götürür seni; bu sonuç kaçınılmaz
olur.
C.Hakk da,
K.Kerim’inde bize rehberlik etmiş ki; bu ayetlerin bir kısmı Beşeri
Münasebetleri düzenler…
Beşeri
Münasebetler:İnsanların birbirlerine olan ilişkilerinde ölçülü ve orantılı olması,
demektir.
Biz onu “İnsan
İlişkileri” olarak tercüme ettik… Orantılı
olmak, ölçülü olmak ve insana yakışanı yapmak konusunda insanı serbest bıraktık
maalesef... Ölçüsüz oldu. Keyfiliğe ulaştı. Bizim kareli-çizgili defter sayfası,
boş a/4 sayfasına dönüştü. Hani defter bile olsa bir ön sayfa, orta sayfa, son
sayfa gibi tanımlara bağlıdır. Bizim ilişkiler say ki a/4… Eğer düzenli tutar,
dosyalar-klasöre zımbalayıp takarsan ne ala; yoksa birbirinden bağımsız tekil ilişkiler olarak
sürüp gitmeye mahkum… Köksüz,dalsız ve budaksız. Köksüz ilişkilerde vefa,
dalsız ilişkilerde himaye arama…
Sevgili Kahyam
bugün giriş sayfasını yazdık eğer C. Hakk izin verirse K.Kerim’deki beşeri
münasebetler ayetlerini inceleyerek bu konuya dilimizin döndüğü kadar parmak
basmış olacağız. Haydi sen şimdilik gönlünce rahat ol.
-Mirim eski
adı Adâb-ı Muâşeret idi. İnsanlarla iç içe yaşamanın kuralları. Bunları mı
inceleyeceğiz K.Kerim’de…
-Evvvvet…
Aynen onları…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder