31 Mayıs 2018 Perşembe

KADER VE KAZA…


KADER VE KAZA…
Kader, iman esaslarından biri. İmanla alakalı olduğu için de akıldan ziyade kalbi ilgilendirir… Akıl, ispatla kendisini tatmin ederken; kalp,  ikna ile mutmain olur…
Akli bilgiler; denenebilir, laboratuara girer, kayda girer, görür-gözlersin ama kalbi bilgiler, dünyevi şartlarda somut veriler gibi çıktı alamazsınız. Kalbi bilgilerin doğruluğu, ahiret alemi dediğimiz diğer alemde belli olacaktır. 
-Mirim, kader konusunu sen o zaman kestirdin attın. Ahirete bıraktın. Bu dünyada kader ve kaza konusunun hiç mi emaresi yok?..
-Kahya Efendi acele ettin. Bak kader ve kaza konusunu anlamak istiyorsan projeksiyonu yukarı alacaksın.Daha geniş açıdan bakacaksın.
Önce KIYAM Bİ NEFSİHİ… Bu tabir, C. Hakk’ın zatına özgü özelliklerinden.  Kendi kendisine var olmak demektir. Yani Allah’ın var olması için başka bir güce ihtiyaç yoktur. O “vacibül vücut’tur.” Varlığı zorunlu olandır. Onun dışındaki mükevvenat, mevcudat yani Allah’ın dışındaki tüm varlıklar O’nun tarafından var edilmiş şeylerdir... İşte o varlık aleminin; yaratılış bilgisi, sıralaması oluşumu, sürdürülmesi programına biz kader diyoruz.
Varlık aleminde insan, sahildeki kum taneleri gibidir; şu dünya nizamının yanında… Onun için insanoğlu da kader programının bir parçasıdır.
Zaman ve mekan madem sonradan yaratıldı; bu otomasyon sistem çalışmaya başladığı andan itibaren an be an,  kevn-ü fesat sistemi ile çalışmaktadır. Kevn, oluşum; fesat, bozulma… Yani bir an bozulma diğer an yeni oluşum. An be an böyle devam edegelmekte. Biz bu olaya “KAZA” yerine gelme programın işlemesi diyoruz. Peki nereye kadar? Bu çark durana kadar.Peki ne zaman duracak? Çalar saatin süresi bitene dek ki, bunun adına ecel diyoruz… “ECEL” sürenin bitmesi demek. Her varlığın bir eceli vardır ve mutlaka sona erecektir.
Şimdi gelelim bizi ilgilendiren kader ve kaza olayına. İmani bilgiler ispat edilemez demiştik ya: Sadece izah edilmeye, örnekleme yapılmaya müsaittir.  Biz insanoğlu davranışlarını seçebilen bir varlıktır ki insan olma özelliğimizin başında gelir İRADE murat etme özelliği seçme özelliği. Bilgi/İlim ve Tekvin/oluşum özelliği birleşince kader programının bir adımı gerçekleşmiş oluyor. Gerçekleşmeyen kısmı çöp oluyor. Yok hükmünde…
İzah edersek elimizde bir iğne var masamızda da 20/30 kadar kalınlı inceli iplikler. Renk renk hiç biri diğerinin aynısı değil. Biz bu ipliklerden birisini mesela kırmızı olanını alıp iğnemize geçiriyoruz. O kırmızı ipin geçmesi “KAZA “ olarak ad alıyor. Diğerlerinden sorumlu olmuyoruz zira diğerleri hükümsüz oldu. O halde temellendirelim; bilgimizle kullanacağımız ipi tespit ettik.   Tespit ettiğimiz ipi “kesin bir istekle irade ile tercih ettik.” Elimize alıp o delikten o ipi geçirdik “TEKVİN” yani mümkün kıldık oluşturduk… Demek ki en basit bir eylem de dahi kolektif  bir yapı var… Hele bir de başkalarını başka alemleri ilgilendiriyorsa daha grift bir sarmalın içerisinde döngü içinde döngü haline geliyor. O zaman kısaca şunu diyebiliriz: “Kader çoğul, kaza ise tek’tir…”  
Ben davranışları hayır şer olarak da sınıflamadım dikkat edilirse. Bütün davranışlar adeta şununla izah ediliyor: “Asya’nın ortasında bir kelebek kanat çırpsa Hint Okyanusunda fırtınaya dönüyor, derler.” Dünyadaki hiçbir davranış tekil değil yani.Bir şeyle ilintili…
Geçenlerde Sultanbeyli GÖLET tesislerinde -bizim ufaklık- çelik büyükçe kaydıraktan kayıyor. Baktık bir kalabalık. 60 yaşlarında hemen hemen 90 kiloluk bir teyze -onda da kaydırak merakı olmuş-; sen kay,  sonra bir ayağının üzerine yığıl…  Sağ ayak  ortopedik sıkıntıya düşmüş. 112 Ambulans geldi EMSEY Hospitala kaldırıldı. Bir keyf amacı ıstıraba dönüştü. Bir ıstırap; bilgi, emekle sermayeye hizmet etti. Onun için hiçbir eylem tekil değil.
-Mirim insan iradesi sınırsız mı?
-   İnsan iradesi  hayalle düşünürsek sınırsız gibi görülür ama sınırlıdır: Yani mutlak özgürlük sadece C. Hakka aittir. İnsan özgürlüğü sınırlıdır. Tabiri caizse akvaryum gibidir. Herkesin akvaryumu kapasitesi eşit değildir. O hacimde ne kadar balık yaşar hangi balıkları koyabilirsin bunun gibi kısıtlar vardır. Ancak fonksiyonları değiştirip artırıp eksilterek farklı sonuçlara ulaşmak olasıdır. Mesela: 5 sayısının ikinci kuvveti 25 yaparken iki sayısının beşinci kuvveti ile 32 sayısını elde etmek mümkündür.
-Mirim yani tabanlar Allah’ın bize verdiği fırsatlar. Üsler ise bizim çalışıp çabalayıp gerçekleştirebildiğimiz  eylemler.
-Evet onun için de iki türlü kader programı var… Bir: Allah’ın sınırladığı alanlar.Bu alanlar ve hadler değişmiyor. İki: Bize bıraktığı alanlar. Bu bizim çabamıza bağlı. Pergelin sivri ucu C. Hakka ait. Merkezi o belirliyor. Diğer ayağının ne kadar açılıp neleri çizeceğimiz ve dairemizin genişliği biraz da bize bağlı… Onun için C. Hakk kader programında insan faktörünü yok saymıyor. Sadece insana özgü tabi. Eh bu yazı ancak bu kadar kısaltıla biliyor.  İzah edebildikse ne mutlu edemedikse de acizliğime verin… Haydi bir beyitle işi bağlayalım: Bal Mahmut’tan, Mahmut Baler’den: “
“Anladım beyhude imiş bir işte fazlaca tedbir eylemek/ Bir kişinin kârı değildir takdiri tebdil eylemek.” Adnan Menderes’i idamından evvel hapishanede ziyareti esnasında söylenmiş/yazılmıştır bir günlük gazetenin kenarına…       

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder