6 Mayıs 2018 Pazar

LAK LAK…LEK LEK…


LAK LAK…LEK LEK…
İnsan, bildiği kadar görür, duyar, hissedermiş. Şayet Japonca Çince öğrenseydik/bilseydik bu diller bize gürültü gibi gelmezdi…
Atasözlerimiz, genel de ampirik bilgi  ve avami tecrübelere dayanır. Vecizeler ise, bir kültür birikimi ve yansımasıdır.
Bir atasözümüz: Leyleğin ömrü lak lak’la geçer…
Lak lak, kelimeleri bir incir çekirdeğini dolduracak kadar dahi anlam ifade etmeyen;  boş, abuk-subuk sözlerden oluşan muhabbet.
İşte bizim leylek de lak lak ederek ömrünü tüketir. Avami görüş bu…
Gerçek değişmez de, hakikat doğru, değişir farklılık gösterebilir. Bakış açınıza göre değişebilir.
Hz. Mevlana gözüyle bakarsan iş farklı.
Güney Yarım Küre kış mevsimine giderken Kuzey Yarım Küre yaza doğru gitmekte. Bu nedenle göçmen kuşlar  yurdumuzdaki yuvalarına avdet ettiler. Leylekler de bu meyanda dam başlarındaki baca üstlerindeki yuvalarındalar.  Doyunduktan sonra yuvalarına dönerler ve başlarını göğe kaldırıp “Lek lek lek lek… “teraneleri ile Rablerine şükrederler.
-Mirim o nasıl oluyor?
-Kahya Efendi, “LEK” Kelimesi Arapça da “ Senin için demektir.” Bir düşün, leylek yuvaya geldiğinde bir hayli sayıda şükreder “Her şey senin için  Rabbim “zikri ile.  
İşte bu hayvani tavır Hz. Mevlana’ya şu ifadeyi söyletecektir: “Yarabbi, biz, yüz nefeste bir kez şükredemiyoruz oysa bu mübarek ise bir nefeste yüz kez şükrediyor.”
 Fark bu işte: Hz. Mevlana gözü gönlü ile hissi ile bakarsan leylek şükrediyor; avami eda ile bakarsan lak lak ediyor. Seç birisini, tercih senin…

2 yorum:

  1. Değerli hocam, Rabbim gönül gözüyle şükredenlerden olmamızı nasip ederken, nefsimizede hakim olmamızı nasip eylesin inşaallah.
    Selamlar, saygılar efendim.....

    YanıtlaSil