HÜKMÜ OYNAMAK… TOLERANS…
Yakın tarihte Gediz’den uzak tarihte taaa Kayseri’den bir
abimizdir Mestan Günel Bey… İslami
değerlendirmelerimizdeki yaklaşımı/metodu eleştirmiş. Hem de çok veciz: “Sana katılıyorum. ya ipi incelte incelte
koparıyorlar veya ipi o kadar kalınlaştırıyorlar ki ipin ağırlığı bağlanan
şeyden daha fazla oluyor. ipin ucunu kaçırmak mı desek?”
Bu değerlendirme bana bir şeyi çağrıştırdı; Maide Suresi ayet
6: “Ey iman edenler! Namaza kalktığınız zaman
yüzlerinizi ve dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve
topuklarınıza kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz boydan boya yıkanın. Eğer hasta yahut yolculukta
olursanız veya sizden biri tuvalet ihtiyacını görmüş ya da kadınlara dokunmuş
olup da su bulamazsanız temiz bir toprakla teyemmüm edin. Onunla yüzlerinizi ve
ellerinizi meshedin. Allah size bir zorluk çıkarmak istemiyor; ancak sizi
temizlemek ve olur ki şükredersiniz diye üzerinize nimetini tamamlamak istiyor.)
Bu ayetin mealine nereye bakarsanız bakınız: Baş ve ayakları
meshedin demesine rağmen bütün meallerde
başı meshedin ayakları yıkayın ifadesine rastlarsınız.
-Mirim hoppalaaa dememek elde değil. Nereden bulursun bu zihin karışıklığına sebep
olacak şeyleri?.. Bırak yahu rahvan rahvan gidiyoruz işte…
-Kahya Efendi; biz Kur’an hükümlerini oynamayı pek severiz. Bak en naifi, en samimisi bu ayet. Yahu ayet hükmünü
değiştirme ama sen ayakları meshetme de yıka. Ama “Meshedin!” ifadesini, hükmünü
oynama… Onun orijinalitesini bozma; zira buna hakkın yok. Yok efendim, Efendimiz(a.s) bunu böyle
uygulamış da gibi kılıf üretmeler bizi kurtarmaz… Masum sayılacak bir hükmü
oynamaya başlarsan diğerleri meşru gelmeye başlıyor…
Gel miras hukukuna bak,
izdivaç hak hukukuna bak, evlenme
boşanma yetkilerine bak, sıla-i rahim, sadaka zekat hukukuna bak, içki
kumar zina anlayışlarına bak say say bitmez… Aldığımız kararlar çıkardığımız
yasalar hep Kur’ani hükümleri oynamak özere kurguludur.
Hükmü oynadığın zaman tüm uygulamaların tolerans kelimesinin
altına girer.
Tolerans; yapılması gereken bir davranışı alt ve üst eşiklerde
başka bir davranışla karşılamaya çalışmak anlamına geliyor.
İşte mesele burada çözülüyor; bir hükmü oynadığın zaman onun
yerine koyabileceğin davranışlar bazen eşyanın tabiatına uymayıveriyor.
Mestan Abimizin dediği gibi: Yük ağır ip ince kalıyor; ya da yük
hafif halat kalın geliyor.
-Mirim kısa yorgan gibi: Ya başın ya da ayakların dışarıda kalıyor…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder