21 Mayıs 2018 Pazartesi

HÜKMÜ OYNAMAK… TOLERANS…


HÜKMÜ OYNAMAK… TOLERANS…
Yakın tarihte Gediz’den uzak tarihte taaa Kayseri’den bir abimizdir Mestan Günel Bey…  İslami değerlendirmelerimizdeki yaklaşımı/metodu eleştirmiş. Hem de çok veciz: “Sana katılıyorum. ya ipi incelte incelte koparıyorlar veya ipi o kadar kalınlaştırıyorlar ki ipin ağırlığı bağlanan şeyden daha fazla oluyor. ipin ucunu kaçırmak mı desek?
Bu değerlendirme bana bir şeyi çağrıştırdı; Maide Suresi ayet 6: “Ey iman edenler! Namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve topuklarınıza kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz boydan boya yıkanın. Eğer hasta yahut yolculukta olursanız veya sizden biri tuvalet ihtiyacını görmüş ya da kadınlara dokunmuş olup da su bulamazsanız temiz bir toprakla teyemmüm edin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Allah size bir zorluk çıkarmak istemiyor; ancak sizi temizlemek ve olur ki şükredersiniz diye üzerinize nimetini tamamlamak istiyor.)
Bu ayetin mealine nereye bakarsanız bakınız: Baş ve ayakları meshedin demesine rağmen bütün meallerde  başı meshedin ayakları yıkayın ifadesine rastlarsınız.
-Mirim hoppalaaa dememek elde değil.  Nereden bulursun bu zihin karışıklığına sebep olacak şeyleri?.. Bırak yahu rahvan rahvan gidiyoruz işte…
-Kahya Efendi; biz Kur’an hükümlerini oynamayı pek severiz.  Bak en naifi, en samimisi bu ayet. Yahu ayet hükmünü değiştirme ama sen ayakları meshetme de yıka. Ama “Meshedin!” ifadesini, hükmünü oynama… Onun orijinalitesini bozma; zira buna hakkın yok.  Yok efendim, Efendimiz(a.s) bunu böyle uygulamış da gibi kılıf üretmeler bizi kurtarmaz… Masum sayılacak bir hükmü oynamaya başlarsan diğerleri meşru gelmeye başlıyor…
 Gel miras hukukuna bak, izdivaç hak hukukuna bak, evlenme  boşanma yetkilerine bak, sıla-i rahim, sadaka zekat hukukuna bak, içki kumar zina anlayışlarına bak say say bitmez… Aldığımız kararlar çıkardığımız yasalar hep Kur’ani hükümleri oynamak özere kurguludur.
Hükmü oynadığın zaman tüm uygulamaların tolerans kelimesinin altına girer.
Tolerans; yapılması gereken bir davranışı alt ve üst eşiklerde başka bir davranışla karşılamaya çalışmak anlamına geliyor.
İşte mesele burada çözülüyor; bir hükmü oynadığın zaman onun yerine koyabileceğin davranışlar bazen eşyanın tabiatına uymayıveriyor.
Mestan Abimizin dediği gibi: Yük ağır ip ince kalıyor; ya da yük hafif halat kalın geliyor.
-Mirim kısa yorgan gibi: Ya başın ya da ayakların dışarıda kalıyor…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder