TEDBİRLİ… TEMKİNLİ…
Tedbirli; bir işin geri planını düşünebilen; yani o iş
olduktan sonra gelişecekleri düşünebilen kişi…
Temkinli; imkan,
oluşabilecek şartların elverdiği tarzda düşünebilen.
Şu ara fırtınalı bir seçim ortamına girerken; liderler, -bakıyorum-
her biri tedbirli ve temkinli…
Asla kendilerini merkez öznesi yapıp atıp savurmuyorlar…
-Mirim örnek…
-“Faizler düşecek; enflasyon düşecek, refah gelecek…” Peki
bu eylemleri kim yapacak?.. Ben düşüreceğim vb. gibi ifadeler yok. Neden?
Faizler, bu sistemin özünde var… Kamu veya diğer parayı
yönetenler faizleri düşürmez. Zira kamu düşürmez. Kamuda gecikme faizi kaç? %10. Vergi mi
yatırmadın yaz %10. Elektrik, su, telefon falan falan. Haydi düşür %5’e… Ondan
sonra da para babalarından iste faizi düşürmelerini. Önce kamudan başla….
-Olmaz Mirim. Kamu, faizleri düşürürse; hem gelir azalır,
hem itibar. O, %10 faiz, caydırıcılık taşıması için. Şayet %5 olursa banka
kredisi gibi kimse ne vergi yatırır ne de Sosyal Güvenlik paraları. Vatandaş ucuz
kredi olarak algılar, diye düşünmekte bizim maliye sistemimiz.
Devlet, şirketler gibi değildir… Şirketler, parayı nasıl
kazanırı mı düşünürken, devlet parayı nasıl harcarım, diye düşünür. Zira
devletin para kazanma problemi yoktur. Koyarsın vergiyi artırırsın harcı, cezayı,
masrafı olur biter.
Bir de bazı konuların öznesi tek olmaz. Özne tek olmayınca
hedefler de tek değildir başarılar da…
Mesela: Eğitim… Çok öznelidir. Devlete göre eğitimin halli;
okul yapıp, sınıf derslik sayısını artırıp, kaliteyi yükselt, kitap defter
temin et, binaları ısıt ışıt suyunu akıt öğretmen ver programı yap tamamdır.
Arada bit süt ver; laktoz alerjisi olan üç beş goy goycunun yüzünden süt
dağıtmaktan vaz geç. Fındık çem çerez ver; ihaleyi alan firmanın şaibesinden
dolayı ondan da vaz geç. Bunları yaparsan başarılısın hedefler tutmuştur. Peki
mesele halloldu mu?
Özneyi değiştir. Öğrenci;
sırtını kaşıya kaşıya yatarak sınıfı geçmek ve bütün sınavlardan
başarılı olmak. Talep bu. Öğrenme kafa patlatma sıkıntısını seven yok.
Öğretmen; sessiz sakin itirazsız, söz tutan bir öğrenci
güruhu. Hele bir de dilediğin okulda çalışıp üç beş kuruş hayat şartlarını
karşılayacak gelirin varsa memuriyetin tadına doyulmaz.
Demek ki, eğitimin düzelmesi özneye göre değişiklik
göstermekte.
Ekonomi de aynı… Birileri memnun olacak ama kimi memnun
edeceğiniz önemli…
Haydi gelin bir anekdotla işi bağlayayım siz daha iyisini
anlayacaksınız.
İngiltere’de bir parlamenter çok güzel konuşur hitabeti ile
halkı coştururmuş. Bir gün konuşur; salondan tıs yok.
Hemen danışmanları toplar; “ Arkadaşlar ben bugün yanlış bir
şey mi söyledim?”
-Hayır . “Peki doğruları söylemedim mi?” Hep birlikte koro
halinde: “Hepsi doğru idi söylediklerinin.”
-Peki coşkusuz mu konuştum?.. “Hayır gayet coşkulu idin.”
-Peki, niye alkışlamadılar?
-Çünkü sen halkın duymak istediğini söyleyemedin!!! Zira
halk doğru yanlışa bakmaz; duymak istediğine bakar…
İşte bizimkiler de, bu işi çooooook iyi biliyorlar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder