KADER VE KAZA…
Kader, iman esaslarından biri. İmanla alakalı olduğu için de
akıldan ziyade kalbi ilgilendirir… Akıl, ispatla kendisini tatmin ederken; kalp, ikna ile mutmain olur…
Akli bilgiler; denenebilir, laboratuara girer, kayda girer,
görür-gözlersin ama kalbi bilgiler, dünyevi şartlarda somut veriler gibi çıktı
alamazsınız. Kalbi bilgilerin doğruluğu, ahiret alemi dediğimiz diğer alemde
belli olacaktır.
-Mirim, kader konusunu sen o zaman kestirdin attın. Ahirete
bıraktın. Bu dünyada kader ve kaza konusunun hiç mi emaresi yok?..
-Kahya Efendi acele ettin. Bak kader ve kaza konusunu
anlamak istiyorsan projeksiyonu yukarı alacaksın.Daha geniş açıdan bakacaksın.
Önce KIYAM Bİ NEFSİHİ… Bu tabir, C. Hakk’ın zatına özgü
özelliklerinden. Kendi kendisine var
olmak demektir. Yani Allah’ın var olması için başka bir güce ihtiyaç yoktur. O
“vacibül vücut’tur.” Varlığı zorunlu olandır. Onun dışındaki mükevvenat,
mevcudat yani Allah’ın dışındaki tüm varlıklar O’nun tarafından var edilmiş
şeylerdir... İşte o varlık aleminin; yaratılış bilgisi, sıralaması oluşumu,
sürdürülmesi programına biz kader diyoruz.
Varlık aleminde insan, sahildeki kum taneleri gibidir; şu
dünya nizamının yanında… Onun için insanoğlu da kader programının bir
parçasıdır.
Zaman ve mekan madem sonradan yaratıldı; bu otomasyon sistem
çalışmaya başladığı andan itibaren an be an, kevn-ü fesat sistemi ile çalışmaktadır. Kevn,
oluşum; fesat, bozulma… Yani bir an bozulma diğer an yeni oluşum. An be an
böyle devam edegelmekte. Biz bu olaya “KAZA” yerine gelme programın işlemesi
diyoruz. Peki nereye kadar? Bu çark durana kadar.Peki ne zaman duracak? Çalar
saatin süresi bitene dek ki, bunun adına ecel diyoruz… “ECEL” sürenin bitmesi
demek. Her varlığın bir eceli vardır ve mutlaka sona erecektir.
Şimdi gelelim bizi ilgilendiren kader ve kaza olayına. İmani
bilgiler ispat edilemez demiştik ya: Sadece izah edilmeye, örnekleme yapılmaya
müsaittir. Biz insanoğlu davranışlarını
seçebilen bir varlıktır ki insan olma özelliğimizin başında gelir İRADE murat etme
özelliği seçme özelliği. Bilgi/İlim ve Tekvin/oluşum özelliği birleşince kader
programının bir adımı gerçekleşmiş oluyor. Gerçekleşmeyen kısmı çöp oluyor. Yok
hükmünde…
İzah edersek elimizde bir iğne var masamızda da 20/30 kadar
kalınlı inceli iplikler. Renk renk hiç biri diğerinin aynısı değil. Biz bu
ipliklerden birisini mesela kırmızı olanını alıp iğnemize geçiriyoruz. O
kırmızı ipin geçmesi “KAZA “ olarak ad alıyor. Diğerlerinden sorumlu olmuyoruz
zira diğerleri hükümsüz oldu. O halde temellendirelim; bilgimizle
kullanacağımız ipi tespit ettik. Tespit ettiğimiz ipi “kesin bir istekle irade
ile tercih ettik.” Elimize alıp o delikten o ipi geçirdik “TEKVİN” yani mümkün
kıldık oluşturduk… Demek ki en basit bir eylem de dahi kolektif bir yapı var… Hele bir de başkalarını başka
alemleri ilgilendiriyorsa daha grift bir sarmalın içerisinde döngü içinde döngü
haline geliyor. O zaman kısaca şunu diyebiliriz: “Kader çoğul, kaza ise
tek’tir…”
Ben davranışları hayır şer olarak da sınıflamadım dikkat edilirse.
Bütün davranışlar adeta şununla izah ediliyor: “Asya’nın ortasında bir kelebek
kanat çırpsa Hint Okyanusunda fırtınaya dönüyor, derler.” Dünyadaki hiçbir davranış
tekil değil yani.Bir şeyle ilintili…
Geçenlerde Sultanbeyli GÖLET tesislerinde -bizim ufaklık-
çelik büyükçe kaydıraktan kayıyor. Baktık bir kalabalık. 60 yaşlarında hemen hemen
90 kiloluk bir teyze -onda da kaydırak merakı olmuş-; sen kay, sonra bir ayağının üzerine yığıl… Sağ ayak
ortopedik sıkıntıya düşmüş. 112 Ambulans geldi EMSEY Hospitala
kaldırıldı. Bir keyf amacı ıstıraba dönüştü. Bir ıstırap; bilgi, emekle sermayeye
hizmet etti. Onun için hiçbir eylem tekil değil.
-Mirim insan iradesi sınırsız mı?
- İnsan iradesi
hayalle düşünürsek sınırsız gibi görülür ama sınırlıdır: Yani mutlak
özgürlük sadece C. Hakka aittir. İnsan özgürlüğü sınırlıdır. Tabiri caizse
akvaryum gibidir. Herkesin akvaryumu kapasitesi eşit değildir. O hacimde ne
kadar balık yaşar hangi balıkları koyabilirsin bunun gibi kısıtlar vardır.
Ancak fonksiyonları değiştirip artırıp eksilterek farklı sonuçlara ulaşmak
olasıdır. Mesela: 5 sayısının ikinci kuvveti 25 yaparken iki sayısının beşinci
kuvveti ile 32 sayısını elde etmek mümkündür.
-Mirim yani tabanlar Allah’ın bize verdiği fırsatlar. Üsler
ise bizim çalışıp çabalayıp gerçekleştirebildiğimiz eylemler.
-Evet onun için de iki türlü kader programı var… Bir: Allah’ın
sınırladığı alanlar.Bu alanlar ve hadler değişmiyor. İki: Bize bıraktığı
alanlar. Bu bizim çabamıza bağlı. Pergelin sivri ucu C. Hakka ait. Merkezi o
belirliyor. Diğer ayağının ne kadar açılıp neleri çizeceğimiz ve dairemizin
genişliği biraz da bize bağlı… Onun için C. Hakk kader programında insan
faktörünü yok saymıyor. Sadece insana özgü tabi. Eh bu yazı ancak bu kadar
kısaltıla biliyor. İzah edebildikse ne
mutlu edemedikse de acizliğime verin… Haydi bir beyitle işi bağlayalım: Bal Mahmut’tan,
Mahmut Baler’den: “
“Anladım beyhude imiş bir işte fazlaca tedbir eylemek/ Bir
kişinin kârı değildir takdiri tebdil eylemek.” Adnan Menderes’i idamından evvel
hapishanede ziyareti esnasında söylenmiş/yazılmıştır bir günlük gazetenin
kenarına…