13 Mart 2018 Salı

ALLAH’I KANDIRMAYA ÇALIŞMAK 3...


ALLAH’I KANDIRMAYA ÇALIŞMAK 3...
BİR KİŞİ ABDEST ALMADAN NAMAZ KILSA NE OLUR? Sorumuz bu idi…
-Ne olacak Mirim, milleti kandırırsın namaz kılmış görünürsün ama Allah’ı kandıramazsın…
-Kahya Efendi asıl mesele o işte. Biz NİKAH evlilik konusunda milleti kandırıyoruz da Allah’ı kandırdığımızı zannediyoruz.
-Mirim öyle olur mu? Anlı şanlı Belediye Nikahımız var, Muhtar Nikahımız var,  bak şimdi Müftü Nikahımız da var.  Tapu gibi evlilik cüzdanımız var…
-Tamam haklısın da evli çiftlerin hangisinde Allah’ı otorite sayıp evlilik, namaz gibi oruç gibi, cihat gibi miras gibi, sıla-i rahim gibi  ferdi sorumlukların dayanışma ile iki kişinin sorumluluğudur, diye alıyoruz ki...
 K.Kerim  evliliği bir belgeye dayandırmaz gerek görmez… Aynen namaz gibi oruç gibi yazılı belgeye ihtiyacı olmayan ibadat grubundandır.Kıldığın namazların çetelesini tutuyor musun?  Zorla evlendirilen kızların, berdellerin takasların, başlık parası ile nikahların, ya da düzmece evlenenlerin nikah cüzdanı vardır ama “rızaları olmadıkça” evlilikte geçen sürelerini C. Hakk kabul etmemekte ve bu tip evlilikleri onaylamamaktadır.Kanun nazarında evlidirler; ama C. Hakk katında aynı kanaatte değilim.
-Mirim evliliğin gerekçesi hangi ayette o zaman :  Boşama iki defadır. Bundan sonrası ya iyilikle tutmak ya da güzellikle salıvermektir. Kadınlara verdiklerinizden (boşanma esnasında) bir şey almanız size helâl olmaz. Ancak erkek ve kadın Allah'ın sınırlarında kalıp evlilik haklarını tam tatbik edememekten korkarlarsa bu durum müstesna. (Ey müminler!) Siz de karı ile kocanın, Allah'ın sınırlarını, hakkıyla muhafaza etmelerinden kuşkuya düşerseniz, kadının (erkeğe) fidye vermesinde her iki taraf için de sakınca yoktur. Bu söylenenler Allah'ın koyduğu sınırlardır. Sakın onları aşmayın. Kim Allah'ın sınırlarını aşarsa işte onlar zalimlerdir.” Bakara 229.
C. Hakk evlilik gerekçesini : “erkek ve kadın Allah'ın sınırlarında kalıp evlilik haklarını tam tatbik etmeleri için” birbirlerine yardımlaşma ve destek olma şartına bağlar. Boşama ve boşanma ayetinin içinde zikreder. Yani günümüz evlilikleri gibi hakimiyet alanı, rekabet  ve dünyevileşmiş nefsani arzular için değildir evlilik. Zira nefsani kriterlere göre ölçü alır paradigmayı değiştirirsek hangi parametre ile tahakküm kurulmasının önemi kalmamaktadır. Hak ve sorumluklar Allah’ın tanıdığı ölçü ve sınırlarda olacaktır. Gaye de İslam’ı yaşamada birbirlerine destek olmak. Biz bu ölçüyü kaybettiğimiz için nefsani doğrularımızın peşinde oluruz.
Bu olay psikolojik baskı, tahakküm, dayak, yaralama hatta cinayet noktalarına kadar varmaktadır.
 O zaman da Efendimizin  ilk öncelik verdiği çiftlerin “ahlaklı” olma şartı  sonlara düşer erkek tarafının zengin, kadın tarafının güzellik kriteri ilk şart olup çıkıverir…
Hatta darbı mesel olur: Babanızın fakir olması sizin suçunuz değildir; ancak, kayın pederiniz fakirse o sizin suçunuzdur.”
Bizim güncel evlilik yaklaşımımız: Rekabet ve hakimiyet alanı anlayışına oturmuştur. Banim olgusunu  bizim düzeyine çıkaramaz haline gelmiştir. Çiftlerden biri o konuda dominant ise diğeri mutlaka resesif çekinik teslimci bir mantıkta olursa geçim sürdürülmektedir.  Hatta bu olay şakalarımıza kadar indirgenmiştir.
Yarın örnekleri ile konuya devam ederiz inşallah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder