15 Şubat 2018 Perşembe

HZ. MUSA 4.

HZ.MUSA 4.
Mesele “bilgi; kaynağı, alanı, oranı, üretim biçimi gibi konularda düğümlenir.” Bu konuya başlarsak şunu yapmak istemiyoruz; Filozofların düşünce deryasına dalıp işi çözümsüzlüğe götürmek doğru olmaz.

İsterseniz önce kısa cümlelerle bu konuyu özetleyelim.
Bilginin kaynağı: Ana bilgi havuzu…
Bilginin alanı: Merakını giderdiğin her alan. Her sorunun cevabı bilginin alanı ve hedefini belirler.  Var olanlar… Somuttur soyuttur, fizikidir fizik ötesidir önemli değil... İnsan oğlu yok olanı bilemez zaten. Kısmi- lokal yokluğu biliriz de “Mutlak Yokluğu” bilme şansımız yok.
Bilginin oranı: Üç kademe; İlme dayalı/kitabi bilme, Bizatihi yaşayarak bilme.  Bir de İşin özünü anlama.
Üretim biçimi: Akılla üretim- Beş duyu ile üretim- Hislerle üretim- Hitapla üretim; Vahiy-İlham
Bu bilgi başlıklarının dayandığı iki ayet var: “Allah Adem'e bütün varlıkların isimlerini öğretti…". Bakara 31
Bir de ayetel Kürsi diye adlandırdığımız  C. Hakk’ın bizzat kendisini öyle tanımladığı  ayet:   
“… O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar, Onun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar…” Bakara 255.

Asıl mesele burada başlıyor.
Biz insan oğlu ne biliyorsak C. Hakk’ın Adem babamıza taban olarak verdiği, varlığı tanımlama ad verme isimlendirmesine dayanıyor ve bize genetik kodlar halinde aktarılıyor. Yeni yeni değişim dönüşüm ve icatlara insan oğlu yadırgamadan adapte olabiliyor. Kısaca dersek: Hz. Adem –olur ya faraza- mezarından kalksa şu andan itibaren hiç yadırgamadan aptal aptal bakmadan güncel hayata adapte olabilir. Zira taban olarak bu varlığı tanıma tanımlama gücüne sahip… Aklını kullanır, beş duyusunu kullanır, hislerini kullanır ve varlığı tanır tanımlar. Bilemediği konularda da vahye ilhama dayanır. İşte o zaman kendi aczini eksiğini vahiy ve ilhamla tamamlar.

Bilme oranına gelince biz C.Allah’ın sıfatı dediğimiz/ özelliğine de O’nun izni kadar sahibiz. Yani bilme yetimiz Allah’tan gelmekte. Oranı ne derseniz? O’nun izin verdiği oranda.Bilme ilim sıfatı C. Hakk’ın bize lütfettiği ortak özelliklerimizden.Duyabilme , Görebilme, Hayatta olma, Gücü yetme, İsteme gücü, Bir şeyler yapabilme, üretebilme, icat edebilme özellikleri gibi.

-Mirim vahiyle ilham aynı değil mi?
-Kaynak olarak evet. Aynı. İlahi tabanlı… Ancak Vahiy dediğimiz şey sadece peygamberler yoluyla bize tebliğ edilen bilgiler olup “genel geçer kabule” tabidir. Ya inanırsın ya inanmazsın o senin bileceğin iş. İnanmazsan sorumlusun.

İlham öyle değil; kaynak olarak İlahi. Ancak ilham olarak gelen bilgi sadece o kişiyi bağlar… Genel geçer değil özel geçerdir. İnanmaz kabul etmezsen günahkar olmazsın. Tercihindir. C Hakk sadece insanlara değil tüm varlıklara ilham edip onları bilgi ve beceri ile donatabilir. Hayvanlar/bitkiler alemi falan fark etmez.

Gelelim bu bilgi konusu nereden çıktı?
Hz. Musa konusuna başlarken bu bilgi kanallarının hepsi kullanılacak… İşin içine tarih-coğrafya girer, İsrailiyat dediğimiz rivayetler bilgisi birer… En nihayet sosyal bilgileri kapsadığı için de yineleme ve tekrarlama şansı yoktur. İşte bu nedenle de inanıp inanmama tabanına oturur…
K.Kerim bilgilerinin özelliği varlığı izah etmede anlamada boşluk bırakmamsıdır. Boşluk gibi bir eksiklik doğuyorsa da o bizim eksikliğimizdendir. Zamanı gelince de zihinsel evrimleşme tamamlanınca onu da insan oğlu anlamaya başlayacaktır.

Eh ne diyelim böyle sıkıcı konulara son verip HAYIRLI CUMALAR DİLEYELİM. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder