15 Şubat 2018 Perşembe

Hz. Musa 3.

MUSA 3.
-Mirim “tabi Hz. Musa’yı, İsrail oğullarını, Mısır’dan-Fir’avunlar gerçeğinden ayrı düşünmemiz söz konusu olamaz.” Demişsin. Koca ve kadim Mısır’a -mazisi M.Ö. On beş bin seneyi bulan Mısır’a- bir Musa biraz az değil mi?
-Kahya Efendi  bak sana bir ayet: Aynı şekilde senden önce de hangi memlekete bir uyarıcı göndermişsek ki, o memleketin zevku sefâya dalmış zengin kesimi şöyle demiş olmasınlar: "Biz atalarımızı bir inanç üzerinde bulduk ve biz onların izlerinden gitmekteyiz."(Zuhruf;23)
Bu ayete göre demek ki her memlekete her topluma bir uyarıcı gelmiş.
-Ama Mirim memleket geniş bir kavram.
-Kahya Efendi ayette “karye” kelimesi geçmekte. Bize “memleket” diye tercüme edilmiş. Halbuki “karye” en küçük yerleşke demektir. Hatta başka bir ayette; (Enâm;92)
“Yeryüzünün ilk yerleşkesi olarak Mekke ifade edilir” Ümmül Kur’a” diye. Kurâ, karye kelimesinin çoğulu. Mekke için C. Hakk karyelerin en küçük dahi olsa yerleşkelerin anası demektir. Mekke kenti de tarihsel süreçte Adem babamızla Havva Anamızın ilk yerleşkesi haline gelir.
Bu ayete göre de insan unsuru olan en küçük yerleşkelerde bile bir peygamber vardı. Bir uyarıcı, insanları hakka hakikate çağırıcı vardı. Allah peygamber göndermeden insanı mükellef tutmaz. Onun için ilk insan ilk peygamber oluşunun hikmeti o. Yani insanlar ana yoldan saptıkça azıttığı için C. Hakk peygamberlerle doğru yolu gösterdi.
-Mirim günümüzde nasıl olacak Hz. Muhammed efendimiz evrensel?..
-Evet ama o da bir fani…  Oysa K.Kerim kalıcı olarak, C. Allah’ın vahyi; hem kalıcı-baki, hem de üniversal, uluslar arası, evrensel.
Hem ayrıca peygamberler iki türlü: Birincisi :“Nebiler.” Kendilerine sadece vahiy inenler ve vahyi de aleni olmayanlar. İkincisi de : “Rasüller.” Rasüller Nebiler gibi vahiy alırlar ancak onların vahiyleri yazılı kayda geçer; okunur, anlaşılır, tartışılır.  Suhuf gönderilmiş; Adem, Şit, İdris ve İbrahim peygamber üzerine Musa, Davut, İsa ve Muhammet(A.s)ları sayarsak rasülleri tamamlamış oluruz. Adı K.Kerim’de geçsin geçmesin hepsi Nebidir.
-Mirim biz neden nebi rasülü terimlerini kullanmıyoruz. Peygamber diyoruz?
-Kahya Efendi biz Anadolu Müslüman/Türkü olarak buraya nereden geldik? Ne zaman geldik?
-Mirim biz daha önce Asya’nın orta yerinde idik. 375 yılında o bölgeden ayrılıp şu günün coğrafyasına göre; İran, Azerbaycan, Afganistan, Hazar Denizi etrafı coğrafyalarında yaşadık 400 sene. Eder sana 750-775yılı.
Türk obaları,Emeviler Döneminde yavaş yavaş Müslüman olurken İran topraklarında idik  ve Peygamber, Namaz ,Oruç, Abdest gibi ibadet terimleri Farsça olarak bizim dilimize girdi.
Bu tarihten sonra Orta Doğuda; Suriye, Mısır, Ürdün civarında yaşadık 400 sene kadar yaşadık…  Bu sefer de dilimiz örfümüz Arap/İslam kültürünün etkisinde kaldı.
1070’den beri de Anadolu’dayız.  
Kendi örf ve dilimize göre Tengri/Tanrı kelimesi C. Hakk için, Yalvaç Yalavaç peygamber için kullanılmakta…
Bu ayete göre de; bizim Türk Obalarının da C. Hakk’tan vahiy alan, onları gerçeğe çağıran peygamberleri vardı.
-İyi Mirim de neden bizimkiler çok şöhretli değil .K.Kerim’de neden geçmiyor?..
-Kahya Efendi azgınlıkla alakalı… Her Fir’avun bir Musa’nın habercisi, derler.
-Ebu Cehil Ebu Lehep de Efendimizin habercisi mi idi?
-Yok. Ebu Cehil Ebu Lehep Efendimizin risaletinden sonra kazıklaştılar. Efendimizin habercisi Hz. Ömer’di…
-Aman Mirim nasıl olur?.. Hz. Ömer, Efendimizin nasıl habercisi olur? O da mı Fir’avun gibi azgındı?
-Evet. Kendi öz kızını gömecek kadar cehaletin içerisinde idi. Düşünsene “Efendimizi, öldürmeye gelmemiş mi idi?” O toplum dibe vurmuştu da C. Hakk onun üzerine Efendimizi Hz. Muhammed’i onlara rehberlik etmek için, doğruya, hidayete çağırmak için göndermişti. Tüm insanlığa da rahmet olarak göndermedi mi?
Kahya Efendi istersen “bilgi nedir?” konusunu yarın işleyelim.

-Tamam Mirim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder