MUSA 3.
-Mirim “tabi Hz. Musa’yı, İsrail oğullarını, Mısır’dan-Fir’avunlar
gerçeğinden ayrı düşünmemiz söz konusu olamaz.” Demişsin. Koca ve kadim Mısır’a
-mazisi M.Ö. On beş bin seneyi bulan Mısır’a- bir Musa biraz az değil mi?
-Kahya Efendi bak sana bir
ayet: Aynı şekilde senden önce de hangi memlekete bir uyarıcı
göndermişsek ki, o memleketin zevku sefâya dalmış zengin kesimi şöyle demiş
olmasınlar: "Biz atalarımızı bir inanç üzerinde bulduk ve biz onların
izlerinden gitmekteyiz."(Zuhruf;23)
Bu ayete göre demek ki her memlekete her topluma
bir uyarıcı gelmiş.
-Ama Mirim memleket geniş bir kavram.
-Kahya Efendi ayette “karye” kelimesi geçmekte. Bize “memleket” diye
tercüme edilmiş. Halbuki “karye” en küçük yerleşke demektir. Hatta başka bir
ayette; (Enâm;92)
“Yeryüzünün ilk yerleşkesi olarak Mekke ifade
edilir” Ümmül Kur’a” diye. Kurâ, karye kelimesinin çoğulu. Mekke için C. Hakk
karyelerin en küçük dahi olsa yerleşkelerin anası demektir. Mekke kenti de tarihsel
süreçte Adem babamızla Havva Anamızın ilk yerleşkesi haline gelir.
Bu ayete göre de insan unsuru olan en küçük
yerleşkelerde bile bir peygamber vardı. Bir uyarıcı, insanları hakka hakikate
çağırıcı vardı. Allah peygamber göndermeden insanı mükellef tutmaz. Onun için
ilk insan ilk peygamber oluşunun hikmeti o. Yani insanlar ana yoldan saptıkça azıttığı
için C. Hakk peygamberlerle doğru yolu gösterdi.
-Mirim günümüzde nasıl olacak Hz. Muhammed
efendimiz evrensel?..
-Evet ama o da bir fani… Oysa K.Kerim kalıcı olarak, C. Allah’ın vahyi;
hem kalıcı-baki, hem de üniversal, uluslar arası, evrensel.
Hem ayrıca
peygamberler iki türlü: Birincisi :“Nebiler.” Kendilerine sadece vahiy inenler
ve vahyi de aleni olmayanlar. İkincisi de : “Rasüller.” Rasüller Nebiler gibi
vahiy alırlar ancak onların vahiyleri yazılı kayda geçer; okunur, anlaşılır,
tartışılır. Suhuf gönderilmiş; Adem,
Şit, İdris ve İbrahim peygamber üzerine Musa, Davut, İsa ve Muhammet(A.s)ları
sayarsak rasülleri tamamlamış oluruz. Adı K.Kerim’de geçsin geçmesin hepsi Nebidir.
-Mirim biz
neden nebi rasülü terimlerini kullanmıyoruz. Peygamber diyoruz?
-Kahya
Efendi biz Anadolu Müslüman/Türkü olarak buraya nereden geldik? Ne zaman
geldik?
-Mirim biz
daha önce Asya’nın orta yerinde idik. 375 yılında o bölgeden ayrılıp şu günün
coğrafyasına göre; İran, Azerbaycan, Afganistan, Hazar Denizi etrafı coğrafyalarında
yaşadık 400 sene. Eder sana 750-775yılı.
Türk
obaları,Emeviler Döneminde yavaş yavaş Müslüman olurken İran topraklarında
idik ve Peygamber, Namaz ,Oruç, Abdest
gibi ibadet terimleri Farsça olarak bizim dilimize girdi.
Bu
tarihten sonra Orta Doğuda; Suriye, Mısır, Ürdün civarında yaşadık 400 sene
kadar yaşadık… Bu sefer de dilimiz örfümüz
Arap/İslam kültürünün etkisinde kaldı.
1070’den beri
de Anadolu’dayız.
Kendi örf
ve dilimize göre Tengri/Tanrı kelimesi C. Hakk için, Yalvaç Yalavaç peygamber
için kullanılmakta…
Bu ayete
göre de; bizim Türk Obalarının da C. Hakk’tan vahiy alan, onları gerçeğe çağıran
peygamberleri vardı.
-İyi Mirim
de neden bizimkiler çok şöhretli değil .K.Kerim’de neden geçmiyor?..
-Kahya
Efendi azgınlıkla alakalı… Her Fir’avun bir Musa’nın habercisi, derler.
-Ebu Cehil
Ebu Lehep de Efendimizin habercisi mi idi?
-Yok. Ebu
Cehil Ebu Lehep Efendimizin risaletinden sonra kazıklaştılar. Efendimizin
habercisi Hz. Ömer’di…
-Aman
Mirim nasıl olur?.. Hz. Ömer, Efendimizin nasıl habercisi olur? O da mı Fir’avun
gibi azgındı?
-Evet. Kendi
öz kızını gömecek kadar cehaletin içerisinde idi. Düşünsene “Efendimizi,
öldürmeye gelmemiş mi idi?” O toplum dibe vurmuştu da C. Hakk onun üzerine
Efendimizi Hz. Muhammed’i onlara rehberlik etmek için, doğruya, hidayete
çağırmak için göndermişti. Tüm insanlığa da rahmet olarak göndermedi mi?
Kahya
Efendi istersen “bilgi nedir?” konusunu yarın işleyelim.
-Tamam
Mirim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder