TAVRI İNÂDÎ…
-Mirim, Küfrü İnadî’yi bilirdik de bu Tavrı İnâdî ne iş?
-Kahya Efendi evet “Küfrü İnadi” diye bir deyim var. Her
türlü açıklığa rağmen inanmayan demek…
-Mirim Açıklık ve İnanmak yan yana gelince imanın gücünü
oluşturur; -amenna- bazen de imanın güçlüğünü…Dini konularda gaybe inanmak
kolaydır da aleni açık olana inanmak zor olsa gerektir.
-Evet doğru… Açık aleni olana inanmak çok zordur; dini
koularda… Bu tip inançsızlıklara KÜFRÜ İNADİ derler. En güzel örneklerini Sahabe yaşamıştır.
Sahabenin imanı onun için kıymetlidir. Zira evveliyatını bildikleri; öksüz-yetim,
güvenilir ve adam gibi adam olmaktan başka, -derinlemesine- varlığı, mahareti
olmayan, Abdülmuttalib’in torunu, Abdullah ve Amine çiftinden doğan, Hatice’nin kocası işte(!)
birisi çıkıyor ve nübüvvetini ilan ediyor. Ona inanmak kolay olmasa gerektir.
Bize göre ne var; C. Hakk inanın, diyor inanıyoruz.
Gelelim TAVRİ İNADİ’YE.
İnat etmek, reddetmek, kabul etmemek bizim-biz insanların-
en temel duygularımızdan birisi. Mesele; şayet bu temel duygumuzu doğru kullanırsak;
iyilikte, hayırda, güzellikte kullanırsak, engellemelerine rağmen direnirsek
bizi olgunlaştırır. Ana yolda sebat etmek, o yoldan sapmamak için kullanırsan
bizi hidayete eriştirir. Amma güzele, doğruya çağrıldığında inat edersen bil ki; nefsine
yenilmiş ve yalnız kalmışsındır.
Genel de kelimeleri kullanır da kökeni içeriğini
araştırmayız.
Tavır; yaklaşmak, etrafında dolaşmak, hiza, hal, durum anlamına
geliyor. Güncel adı VİZYON…
İnat; “anede”
kökünden geliyor; savaşmak, uzaklaşmak, mücadele etmek, muhalefet etmek,
kibirlenmek, bilerek hakkı kabul etmemek, -en esprili kısmı da- sürüden
ayrılıp tek başına otlamak, anlamına geliyor.
-Mirim artık gerisini anlatmaya gerek kalmıyor bence.
-Bence de…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder