KAR… ZARAR… FIKIH…
Sabahleyin güneş ha doğdu ha doğacak saatlerde esnaf sohbeti
çok tatlı olur.
Dünün yorgunluğunu atmış bir umutla yeni güne başlamış biri…
-Selamün aleyküm… Hayırlı işler.
-Aleyküm selam.
Susamlı poğaçamızı aldık… Baktım Kral Tv. Elif Buse ablamız-klarnetçi
Serkan’la program yapan türkücü- şarkısını okuyor. Sordum:
-Kim bu hanım kız?
-Bilmem Hocam. Ben tv. İzlemiyorum. İşte bir ses olsun.
Müşteri arıyor… “Neden?”
-Hocam ne izleyeyim; tv’lere bakarsan bütün gelinler
fahişe, bütün erkekler cinsel
istismarcı, katil… Siyaset desen ha keza. Ekonomi desen her şey zirve yapıyor
bizim ceplerde para yok. Asgari ücret desen nereden baktığına bağlı… Diziler
desen dökülüyor. Nasıl düzelir bu işler bilmem?..
-Çooook haklısın bu işlerin böyle olmasının önce sebebi –tabi
bence- MASUM İTAATSİZLİK. Bir iki örnek… Öğrenci için en makbul öğretmen; notu
bol, muhabbeti iyi, dersler şamata harala gürele geçen öğretmen. Be evladım; devlet
sana okul açmış sınıf ayarlamış, kitabını vermiş, program ayarlamış, öğretmen
vermiş, konu belirlemiş, sınıfı ışıtmış ısıtmış, temizlemiş elektrik suyunu
ayarlamış… Otur şu nefsini kır da konuyu öğren. Öğrenen –ki azınlıktır-öğrenir,
öğrenmeyen ayak direr.
Başka örnek; emniyet kemeri… Senin kendi can meselen ama
anlatamazsın… Takmaz…
-Hocam anladım. Çözüm ne?..
-Muhterem bana göre çözüm FIKIH BİLİMİNİN tarifinde: FIKIH;
BİR KİŞİNİN KENDİ LEHİNE VE ALEYHİNE OLAN İŞLERİ ARAŞTIRIP İNCELEYİP
BİLMESİDİR. Yani kar zarar farkını görüp güncel işlerini kim ki düzene soktu;
işte o zaman hem kendisi hem de toplum kurtulur. Yoksa ümit besleme…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder