28 Aralık 2017 Perşembe

ALLAH'I ZORLAMAK.

ALLAH’I ZORLAMAK…
Efendimiz(a.s) müşriklerden çok çekmiştir. Tabi tabuları yıkmak,- hele yanlış tabuları yıkmak- doğruları öğretmekten zordur da ondan… Adamların yıllardan süregelen inançlarını yıkıyorsun.
Efendimiz, 610 yılında başlayan nübüvvet görevi ile toplumda sıkıntılara düşmüştür ta ki;  632 yılına kadar. O kah müşriklerden, kah kafirlerden, kah münafıklardan, kah mücrimlerden çok çekmiştir..  Ama Efendimizin  başını en çok ağrıtanlar maalesef ne yazık ki kendi yakın çevresi, aile ıyali ve efradı olmuştur.
-Mirim aman bakalım destursuz gitme,  Efendimizin aile efradına laf edip. Ya Allah’ı gücendirirsin ya da samimi mütedeyyin Müslümanları.
-Kahya Efendi Allah’ın bildiğini kullarından saklayacak değilim. Evet Efendimizin aile efradından çektiğini, müşriklerden çekmedi. Taşladılar, öldürmeye kalktılar, savaştılar ama o asla onlara bedduada bulunmadı.  Rahmet ve merhamet Peygamberi idi. Ailesine de beddua etmedi ama ne çare yüksündü sineye çekti desem yalan olmaz. Tahrim Suresi laf olsun diye, boşuna inmedi…
Bak nasıl?
İmdat Necrettin Nursaçan Hoca güzel güzel yumuşak yumuşak edasıyla konuyu anlatıyor…
-Mirim -Kayseri’de- o ve sen  öğrenci iken de aynıydı. Huyu öyle adamın, celallenmez. Çok bilgiyi yumuşak eda ile anlatırdı. Çorakçı Hoca öyle değildi –zannımca rahmetli- az bilgiyle; o, çok coşkulu hitap eder, insanın içini kaynatırdı.
-Evet. Yine o edayla tv’de konuşuyor. Konu Hz. Fatma ile Hz. Aişe geçimsizliği.
Hz. Fatma, Efendimizin kızı, öbürü de karısı. Genel de kaynana gelin problemini damatlar  yaşar. Zira kaynana, oğlan anası; oğlunu kıskanır gelinden. Gelin hanım da kocasını kıskanır kaynanadan. İkisinin, iki cenderenin arasında kalan oğlan/damat karakteridir. Efendimizde de Kızı ile Karısı arasında yaşanmıştır bu olay.
Efendimiz, en son kızına:
-Kızım Fatıma sen beni seviyor musun?
-Evet babacığım. Seviyorum.
-Ben de Aişe’yi seviyorum. Sen, benim sevdiğimi sevmeyecek misin?
Konu ve yaklaşım bu… Dünyanın en kibar en iyi ahlaklı , analitik bir yaklaşımla kızını ikna etmeye çalışıyor. Adeta yalvarıyor. Günümüz adıyla “sevgi dilencisi oluyor kızından.”  Yoksa “ Höööööyt. Sen benim karımı nasıl kabullenmezsin.” Edaları yok.
-Mirim eee ne yapmış Hz. Fatma? Hz. Aişe ile araları neden bozuk hepsi sahabe olmanın ötesinde hepsi ehli beyt’ten aile ev halkından.
-Kahya Efendi gel kısaca yoklayalım konuyu.
Hz. Fatma Peygamberimizin Hz. Hatice’den doğma en küçük kızıdır…Doğumu 615… Efendimizden sonra vefat etmiştir. Yani yıl olarak 632. Yani otuzlu yaşlarda. Nasıl olur tarih tutmuyor, deme.
Hz. Aişe, can dostu Hz. Ebu Bekir’in kızıdır. 612’de doğmuş ve 678’de vefat etmiştir.
Efendimizle 619-632 yılları arası evliliği olmuştur yani 13 yıl kadar. 
Şimdi dikkat edilecek husus şudur: Her şeyi kendi coğrafyası ve tarihinde düşünmek gerekir. Gerek Hz. Aişe’nin doğumu, gerek Hz. Fatma’nın doğumu her ne ise Arabistan’da o dönemde kadınları; doğum yaşı değil büluğ yaşı esas alınması. Yani bu tarihlere 12 sene civarı bir tarih eklenmesi esas.
Buna göre Hz. Aişe Hz. Fatma’dan küçük. Bu da ikisinin arasındaki yaş farkı gerginliğe sebep oluveriyor. Halbuki Efendimizin diğer eşleri arasında Hz. Fatma’nın problemli olduğuna dair bir kayıt yok. Zira diğerleri yaşlı; Hz. Fatma’dan çok büyük yaştalar. Oysa Hz Aişe ile problem sebebi: Biri babam diyor diğeri kocam, diyor; olan, Efendimize oluyor.
Oysa ki biri; o babam, aynı zamanda da Aişe’nin onun da kocası diyebilse veya o benim kocam ama Fatma’nın da babası diyebilse, sorun yok.  Ama olmuyor olmuyor işte zorla güzellik olmuyor.
-E eee Mirim, sorun var; çözüm yok. Dünyada böyle bir şey yok. Netice…
-Netice kesin. Çözüm net. C. Hak devreye giriyor ve : “AHZAB-6: Peygamber mü'minler için kendilerinden daha önceliklidir. Onun eşleri de onların anneleridir. Allah'ın kitabına göre akrabalar birbirlerine (diğer) mü'minlerden ve muhacirlerden, daha yakındırlar. Ancak dostlarınıza bir iyilik yapmanız müstesna. Bunlar, Kitap'ta yazılı bulunmaktadır.” Ayeti nazil olunca mesele ister istemez mecrasına oturuyor:  Peygamber eşleri sizin ananızdır, anneniz gibi düşünün ve saygıda kusur etmeyin.
-Peki Mirim amenna, konu kapanmış mı?
-Hiç zannetmem .  Hz. Fatma “susma hakkını” kullanmıştır sanırım.
-Yok Mirim itaat hakkı diyelim.

-Eh sen ne dersen.  Benden hayırlı Cumalar dilemek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder