TEK
SORU ÇOK CEVAP…
Soruların
bir özelliği vardır: Cevaplandığında soranın aklını doldurur; konunun da
bütünleşmesini sağlar…
-Mirim
tamam; cevap, aklı tatmin eder etmesine de kalbi tatmin eder mi?
-Kahya Efendi kalp tatmini C. Hak’la kişinin kendi elinde. Allah, bir
kişiye kalp inşirahı vermedi mi; yapacak bir şey kalmaz. Hidayet veren ancak O…
Mutmain olmanın yolu teslimiyetten geçer. Yoksa aklî bir sürü veri dururken
insanoğlu kazıklaşır da kazıklaşır. İnadım inat olur…
Hürmet
duyduğum bir abimiz günümüz Yahudilerinin
nesil ve nesepleri hakkında bir soru sormuş. Neyse dilimiz döndüğüce söyledik.
Ancak
bir iki husus var onu dile getirelim:
Birincisi:
Biz Türk milleti olarak Yahudilerle ilişkimiz
atalarımızın Orta Doğu’ya adım atmalarından sonra başlar. Yani yıl
olarak 750 yılından sonra. O zamanın Orta Doğu’sunda hakim toplum Arap milleti,
devlet olarak da Abbasilerdir. Anadolu’da da tabiî ki Rumlar yani Bizans
Devleti.
Oysa Arapların, Yahudilerle ilişkileri bizden çok
çok eskidir.
Efendimiz
ve İslam’ın tebliği zamanını ölçü alsak 610’lu yıllarda Mekke ve Medine’de
Yahudiler vardı… Hatta Efendimizin nübüvvetini, K.Kerim’in inzal olacağını da
biliyor ve bekliyorlardı…
İkincisi:
K.Kerim parça parça günlük olaylara cevap olacak şekilde, kişi/toplum
olgunluğunu gerçekleştirecek şekilde gün be gün nazil oldu.
İşte
bu ayetlerden birisi; Yahudilerin büyük büyük dedeleri olan Hz. İbrahim için “O
da zaten Yahudi idi. Bizden birisi idi” demeleri üzerine C. Hakk Âli İmran
Suresinde:
67. İbrahim, ne Yahudi idi, ne de Hıristiyan. Fakat o, hanif
(Allah’ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir müslümandı. Allah’a ortak koşanlardan
da değildi.
68. Şüphesiz, insanların İbrahim’e en yakın olanı, elbette
ona uyanlar, bir de bu peygamber (Muhammed) ve mü’minlerdir. Allah da
mü’minlerin dostudur.
Ayetlerini inzal ederek konuyu açıklamıştır.
-Mirim; Tevrat Zebur haydi İncil, Hz. İbrahim’den yıllar
yıllar sonra nazil oldu. O nasıl Yahudi veya Hristiyan olabilir?
-Kahya Efendi imanda akıl geçmez; inançta kalp geçer. Öyle
görmek istiyorlar da ondan. Hem Yahudilerin bir özelliği vardır; gerçi hoş tüm
insanlarda vardır bu özellik de Yahudilerde biraz abartılıcadır. Yahudiler, ait
olmazlar tabi olmazlar; daima ait kılarlar, o kavramı kendi nefislerine
uydururlar…
Mesela: Bir Allah’a inanırlar ancak onların Allah’ı,
kendilerine aittir. Yahudileri sever korur kollar. Diğer kullarını görmezden
gelebilir. Diğer kullarının mal ve canlarını Yahudiler lehine helal sayabilir.
Yahudilerin Tevhit anlayışı kısıtlı sınırlandırılmış yani Teşrit edilmiş şart
koşulmuş bir tevhit anlayışıdır. Hristiyanların tevhit anlayışı teşrikidir.
Şirket ortaklığı gibi baba-oğul ve kutsal ruh üçlemesinden bire ulaşmaktır. Bu
da üçüncüsü…
Kısaca söylersek: Yahudilik, nefsaniliğin doruk yapmış
şeklidir.
-Mirim Yahudiler ilim sanatta olduğu gibi ticarette de
başarılılar…
-Evet. Konuyu fazla uzatmadan sıkmadan bir ara o konulardan da dem vururuz. Yarın Hz. Yusuf konusuna devam
ederiz.
Yarın kısaca zindan hayatı ve Hz. Yusuf’un ikbali…İtibarlı
hayatı.
Devamı
var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder