KISA
KISA… FİLİSTİN 8…
MEDRESE-İ
YUSUFİYYE …
-Kahya
Efendi söz senin; ben, madem ki Hz. Yakub’la alakalı erken bilgi verdim.
-Evet.
Sonucunu erken söyledin; gözlerine ak düşüp kör olduğunu. Fıkra şu:
Temel,
İngiltere’ye çalışmaya gider ve bir iş bulur; ünlü bir tiyatro salonunda
teşrifatçılık. Gelen izleyicilerin
yerlerini bulmakta yardımcı oluyor.
Cinayet, aşk, hile, desise ne derseniz artık; ünlü bir yazarın
sahnelenmiş oyununun prömiyeri oynanacak. Biletler aylar önce tükenmiş. Şaşaa
dorukta.
Kelli
felli baron mu lord mu neyse biri gelir ve Temel’e
-Bana
güzel bir yer ayarla sana yüklüce bahşiş vereyim, der.
Temel;
kurnaz, üç beş tane bilet almış, zula da bekletiyor.
-Kahya
Efendi Türk zekası işte. Oraya da karaborsayı sokuyorlar derbi maç biletleri
gibi.
-Evet.
Adamı hooooop ikinci sırada güzel bir yere oturtur. Tabi ki bahşişini beklemede…
Adam,
umulmadık şekilde bozukluklardan üç beş kuruş sıkıştırıverir eline Temel’in.
Temel,
bir paraya bakar bir adama. Kaldırsa kaldıramaz. Adam oturdu elinde de bileti
var.
Temel,
sisteme kazık atmıştır ama Adam da Temel’e kazık atmış oluyor.
Ya
postal yemiş asker gibi sineceksin, yediğin kazığı sindireceksin; ya da intikam
alacaksın…
Ama
Temel öyle sinecek cinsten değil; intikamını alır… Adamın kulağına
fısıldayıverir:
-Katil,
hizmetçi…
-Kahya
Efendi intikam böyle alınır demek ki. Haydi artık oyunu zevkle izle(!)
Gelelim
Medrese-i Yusufiyye meselesine.
Hz.
Yusuf’la Azizin karısı arasındaki olaylar şöyle gelişir.
31. Kadın, bunların dedikodularını işitince haber gönderip
onları(dedi kodusunu yapan kadın arkadaşlarını) çağırdı. (Ziyafet düzenleyip)
onlar için oturup yaslanacakları yer hazırladı. Her birine birer de bıçak verdi
ve Yûsuf ’a, “Çık karşılarına” dedi. Kadınlar, Yûsuf ’u görünce, onu pek
büyüttüler ve şaşkınlıkla ellerini kestiler. “Hâşâ! Allah için, bu bir insan
değil, ancak şerefli bir melektir” dediler.
Siz olsaydınız ne yapardınız? manasına getirerek:
32. "İşte" dedi, "bu gördüğünüz, beni hakkında kınadığınız
(gençtir). Yemin ederim ki, ben bunun nefsinden yararlanmak istedim de; o,
namuslu davrandı. Yine yemin ederim ki, emrimi yerine getirmezse, muhakkak
zindana atılacak ve kesinlikle zelillerden olacaktır".
Hz.
Yusuf bu ahlaksız teklife uymamak için C. Hakka yalvarır.
33. Yusuf dedi ki: "Ey Rabbim! Zindan bana,
bunların beni davet ettikleri şeyden daha sevimlidir. Eğer sen, bu kadınların
tuzaklarını benden uzak tutmazsan, ben onların tuzağına düşerim ve cahillik
edenlerden olurum".
34. Bunun üzerine Rabbi, onun duasını kabul buyurdu
da ondan onların tuzaklarını bertaraf etti. Muhakkak ki O, evet O, hakkiyle
işiten, hakkiyle bilendir.
35. Bu kadar delili gördükleri halde, sonra yine de
Yusuf'u bir süre için zindana atma düşüncesi ağır bastı.
Seçtiğimiz
ayetlerden çeşitli değerlendirmeler mümkün.
Mavi
kanlıların suçlanmaları… Mavi kanlılar, kendileri hakkında suçlamaları
kabullenmezler. Aziz’in Hanımı bir örnektir. Kendisini aklamak için, dedikoduyu
kapatmak için, yaptığı teklifi mazur göstermek için çeşitli yollara başvurur.
Yusuf,
harama girmektense hapse girmeyi murat eder de C. Hakk duası gereği ona Yusuf’a
uyar. Dünyevi külfetler bazen insanın olgunlaşmasına vesile olur.
Yönetimler
bazen kişinin masum olduğunu bile bile mahkumiyet kararı alabilirler. Bu,
kişiyi kanun ve hakim otorite yanında suçlu kılsa bile kendi vicdanı ve kamu
vicdanı yanında masum ve temiz kalırlar. Örnekleri çoktur; hem de İslam
coğrafyasında bir haylidir. Mesela: İmamı Azam
kadılık görevini alması hususunda ısrar edilmiş kabul etmemesi üzerine
hapse atılmıştır ve hapiste dayak cezası
neticesinde ruhunu teslim etmiştir. Keza İmam şafi o da düşüncelerinden
dolayı mahkumlardan bir örnektir.
Hz.
YUSUF’UN HAPİSHANE HAYATII…
Devamı
var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder