KISA
KISA… FİLİSTİN 10…
YUSUF
KAMU GÖREVİNDE…
İNSAN
TİPLERİ… ŞARK KURNAZLIĞI…
Hz.
Yusuf’un bu isabetli yorumu:
“47.
Yûsuf dedi ki: “Yedi yıl âdetiniz üzere ekin ekeceksiniz. Yiyeceğiniz az bir
miktar hariç, biçtiklerinizi başağında bırakın.” Kıtlık zamanı harcar
insanlarınızın karnını doyurursunuz…”
neticesinde;
dürüstlüğüne sadakatine bir de zekası ve aklı eklenmiştir. Hemen zindandan azat edilir ve karakterinin
bir başka özelliği için fırsat verilir… Önerdiği tedbiri uygulamak üzere göreve
getirilir.
Artık
Yusuf Mısır’da yönetimin yanında birinci sınıf devlet görevlisi haline
geliverir. Yusuf gerekli planlamaları yapar tebanın tarlasına göre ürettikleri
hububata devlet adına el koyar. Yedi yıl bu bolluk ve bereketli yılları har
vurup harman savurmadan gelecek ve yedi yıl sürecek olan kıtlık yıllarına hazırlık
yapar… Başarılı da olur. Tarih ve K. Kerim böyle söylüyor.
Şimdi
bu veriler bize şunu düşündürüyor: Demek
ki insan tipleri dört şekil…
Birinci
sınıf: Hem dürüst hem de becerikli olanlar. Bu sınıftakiler mumla aranan
tiplerdir. Saygındırlar…
İkinci
gruptakiler: Dürüstlerdir ancak
becerikli değildirler. Bu gruptakiler daima mazur görülürler ve
dürüstlükleriyle idare edilirler. Eh, verileni hiç değilse elinden geldiği
kadar yapma gayretinde, derler onlar için.
Üçüncü
gruptakiler; art niyetli hatta hain diyebileceğimiz tiplerdir ama
beceriklidirler. Bu gruptakiler çok tehlikelidirler. İnsana külahı ters
giydirip alt oturağa oturtuverirler maazallah.
Dördüncülerse
artık siz de tahmin edersiniz ki; art niyetli hem de beceriksiz
olanlardır. Bunca art niyetine rağmen
bir de üzerine şaşkınlığı bönlüğü eklerseniz dostlar başına tiplerdir onlar.
İşte Mısır yönetimi de Hz. Yusuf’un birinci sınıf
karakterine bakarak onu en hassas kritik görevlere getirerek istikballerini
garanti altına alırlar.
-Mirim
Yusuf bu kadar hassas göreve gelince bir yönetim zafiyeti doğurmadı mı?
-Doğurmadı,
doğurmaz da; zira onlarda -İsrail oğullarında- , Mısırlılara özgü asalet yok.
Mavi kanlılardan değiller. Yani ileride Fir’avn sülalesi olarak anılacak hanedandan
değiller.
Kahya
Efendi haydi gel şu şark kurnazlığı konusu ile yazıyı bitirelim; şimdilik.
“Şark
kurnazlığı” bir deyim. Bu hikaye Arap edebiyatında geçiyor: BİTMEYEN HİKAYE
olarak…
Vakti
zamanın birinde kralın biri bir yarışma açar. “En uzun hikaye anlatana; ödül
olarak bir kese altın.”
Ülkede
ne kadar lafazan laf ebesi çenebaz varsa kuyruğa girerler; en nihayet üç beş
saat, birkaç günde hikayeler bitiyor. Kral, kimseden memnun değil.
Artık
yarışmayı sona erdirecekler; yaşlıca bir piri fani, saraya gelir ve yarışmaya
katılacağını beyan eder muhafızlara.
Muhafızlar:
“Git ya ihtiyar! Onca lafazan kişi bu işi kıvıramadı; sen mi üstesinden
geleceksin? Deyip savuşturmak isterler.
İhtiyar,
ısrarcı olunca mecburen içeri alırlar ve huzura kabul edilir. İhtiyar başlar
hikayeye:
Kısaca
Hz. Yusuf hikayesini anlatır; Yusuf’un,
bu işi hakkıyla yerine getirdiğini ve yedi yıl bütün ülkenin buğdayını alacak
kadar büyüüüüük bir silo yaptırdığını, buğdayı da stokladığını, söyler.
Tabi
kral, bilgiç tavrıyla bıyık altından güler ve olayı bildiğinin bilgiçliğinin
zevkine varır ihtiyarın karşısında. Tabi
bir yandan da merak eder bu hikaye nasıl olacak da bitmeyecek kadar uzayacak
diye…
İhtiyar
devam eder: Bu yedi sene bolluktan sonra hikmeti Hüda ülkeyi çekirgeler istila
eder. Çekirgeler önce büyük bitkiler ağaçları yerler. Sonra çalıları otları
derken artık ortalıkta yenecek bir şey kalmamıştır. Çekirgeler havada uçuşurken
keskin bakışlı cin görüşlü bir tanesi bu Yusuf’un buğday silosunun çatısında bir çekirgenin
sığabileceği kadar bir delik tespit eder ve oradan içeri dalar. Amanın bir de
ne görsün: Buğday.
Hemen
ağzına bir buğday tanesi alır ve dışarı
çıkar… Herkese de duyurur. Bunu duyan çekirgeler sıraya girerler; ikinci
çekirge içeri girer bir buğday tanesi alır dışarı çıkar. Üçüncü çekirge içeri
girer bir buğday tanesi alır dışarı çıkar. Dördüncü beşinci, onuncu yüzüncü
demeye başlayınca bakar ki ihtiyar adamın pes edeceği yok. Kral:
-Tamam
tamam pes ettim. Sen kazandın. Verin bu adamın bir kese altınını. Yusuf’un yedi
senede biriktirdiği buğdayı gökyüzünün çekirgesi ile bitirmeye kalkarsak,
herhalde bizim ömrümüz yetmeyecek, der yenilgiyi kabul eder.
Hz.
YUSUF’un ailesi Mısır’a yerleşiyorlar…
Devamı
var…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder