24 Aralık 2017 Pazar

İNSAN TİPLERİ

KISA KISA…  FİLİSTİN 10…
YUSUF KAMU GÖREVİNDE…
İNSAN TİPLERİ… ŞARK KURNAZLIĞI…
Hz. Yusuf’un bu isabetli  yorumu:
47. Yûsuf dedi ki: “Yedi yıl âdetiniz üzere ekin ekeceksiniz. Yiyeceğiniz az bir miktar hariç, biçtiklerinizi başağında bırakın.” Kıtlık zamanı harcar insanlarınızın karnını doyurursunuz…”
neticesinde; dürüstlüğüne sadakatine bir de zekası ve aklı eklenmiştir.  Hemen zindandan azat edilir ve karakterinin bir başka özelliği için fırsat verilir… Önerdiği tedbiri uygulamak üzere göreve getirilir.
Artık Yusuf Mısır’da yönetimin yanında birinci sınıf devlet görevlisi haline geliverir. Yusuf gerekli planlamaları yapar tebanın tarlasına göre ürettikleri hububata devlet adına el koyar. Yedi yıl bu bolluk ve bereketli yılları har vurup harman savurmadan  gelecek ve  yedi yıl sürecek olan kıtlık yıllarına hazırlık yapar… Başarılı da olur. Tarih ve K. Kerim böyle söylüyor.
Şimdi  bu veriler bize şunu düşündürüyor: Demek ki insan tipleri dört şekil…
Birinci sınıf: Hem dürüst hem de becerikli olanlar. Bu sınıftakiler mumla aranan tiplerdir. Saygındırlar…
İkinci gruptakiler: Dürüstlerdir  ancak becerikli değildirler. Bu gruptakiler daima mazur görülürler ve dürüstlükleriyle idare edilirler. Eh, verileni hiç değilse elinden geldiği kadar yapma gayretinde, derler onlar için. 
Üçüncü gruptakiler; art niyetli hatta hain diyebileceğimiz tiplerdir ama beceriklidirler. Bu gruptakiler çok tehlikelidirler. İnsana külahı ters giydirip alt oturağa oturtuverirler maazallah.
Dördüncülerse artık siz de tahmin edersiniz ki; art niyetli hem de beceriksiz olanlardır.  Bunca art niyetine rağmen bir de üzerine şaşkınlığı bönlüğü eklerseniz dostlar başına tiplerdir onlar.
İşte   Mısır yönetimi de Hz. Yusuf’un birinci sınıf karakterine bakarak onu en hassas kritik görevlere getirerek istikballerini garanti altına alırlar.
-Mirim Yusuf bu kadar hassas göreve gelince bir yönetim zafiyeti doğurmadı mı?
-Doğurmadı, doğurmaz da; zira onlarda -İsrail oğullarında- , Mısırlılara özgü asalet yok. Mavi kanlılardan değiller. Yani ileride Fir’avn sülalesi olarak anılacak hanedandan değiller.
Kahya Efendi haydi gel şu şark kurnazlığı konusu ile yazıyı bitirelim; şimdilik.
“Şark kurnazlığı” bir deyim. Bu hikaye Arap edebiyatında geçiyor: BİTMEYEN HİKAYE olarak…
Vakti zamanın birinde kralın biri bir yarışma açar. “En uzun hikaye anlatana; ödül olarak bir kese altın.”
Ülkede ne kadar lafazan laf ebesi çenebaz varsa kuyruğa girerler; en nihayet üç beş saat, birkaç günde hikayeler bitiyor. Kral, kimseden memnun değil.
Artık yarışmayı sona erdirecekler; yaşlıca bir piri fani, saraya gelir ve yarışmaya katılacağını beyan eder muhafızlara.
Muhafızlar: “Git ya ihtiyar! Onca lafazan kişi bu işi kıvıramadı; sen mi üstesinden geleceksin? Deyip savuşturmak isterler.
İhtiyar, ısrarcı olunca mecburen içeri alırlar ve huzura kabul edilir. İhtiyar başlar hikayeye:
Kısaca Hz. Yusuf hikayesini anlatır;  Yusuf’un, bu işi hakkıyla yerine getirdiğini ve yedi yıl bütün ülkenin buğdayını alacak kadar büyüüüüük bir silo yaptırdığını, buğdayı da stokladığını, söyler.
Tabi kral, bilgiç tavrıyla bıyık altından güler ve olayı bildiğinin bilgiçliğinin zevkine varır ihtiyarın karşısında.  Tabi bir yandan da merak eder bu hikaye nasıl olacak da bitmeyecek kadar uzayacak diye…
İhtiyar devam eder: Bu yedi sene bolluktan sonra hikmeti Hüda ülkeyi çekirgeler istila eder. Çekirgeler önce büyük bitkiler ağaçları yerler. Sonra çalıları otları derken artık ortalıkta yenecek bir şey kalmamıştır. Çekirgeler havada uçuşurken keskin bakışlı cin görüşlü bir tanesi bu Yusuf’un  buğday silosunun çatısında bir çekirgenin sığabileceği kadar bir delik tespit eder ve oradan içeri dalar. Amanın bir de ne görsün: Buğday.
Hemen ağzına bir buğday tanesi  alır ve dışarı çıkar… Herkese de duyurur. Bunu duyan çekirgeler sıraya girerler; ikinci çekirge içeri girer bir buğday tanesi alır dışarı çıkar. Üçüncü çekirge içeri girer bir buğday tanesi alır dışarı çıkar. Dördüncü beşinci, onuncu yüzüncü demeye başlayınca bakar ki ihtiyar adamın pes edeceği yok.  Kral:
-Tamam tamam pes ettim. Sen kazandın. Verin bu adamın bir kese altınını. Yusuf’un yedi senede biriktirdiği buğdayı gökyüzünün çekirgesi ile bitirmeye kalkarsak, herhalde bizim ömrümüz yetmeyecek, der yenilgiyi kabul eder.
Hz. YUSUF’un ailesi Mısır’a yerleşiyorlar…

Devamı var…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder