DÜNYA SEVGİSİ…
Kalbinde dünya sevgisi olmayan
kişi olamaz; sadece dozu tartışmalıdır.
Bazıları, dünyayı ahiretin
tarlası olduğu için sever. Bazıları hedonisttir dünyevi hazların peşindedir
onun için sever. Bazılarının dünyalığı denktir düğünde gülmeyip cenazede
ağlayamasa bile rahvan giden o tipler de
dünyayı severler.
-Mirim belki de Efendimizin “Hubbül
vatan minel iman/ Vatan sevgisi imandan
kaynaklanır” hadisi Şerifinin bir yansıması olmaya?
-Kahya Efendi, “vatanı arazi parçası
görmek” gafletinde olma seküler yapı
gibi… İslam’ın ve Efendimizin vatan anlayışını iyi incelemek gerekir… Zira
İslamın vatandan anladığı fiziksel coğrafyası değil; İslami adap ve edeple
yaşayabildiğin, hür olduğun, davranışlarını özgür iradenle seçtiğin yerdir
vatan. İslamı ivazsız garazsız yaşamaya çalıştığın yerdir vatan.
-Mirim bu yargıya nereden vardın?
Dünya Sevgisi; az ya da çok, herkesin kalbinde vardır, diye…
-İnsan şuurla kelimeleri seçerek
konuşur da- o zaman ne olduğunu anlamaya bilirsin- ama öfke veya sevinç anında
hislerini kontrol edemediği bir anda ya
da rüyasında şuuraltında söylediği sözler o insanın tamı tamına karakterini
gösterir.
-Evet Mirim bir insanın değerini –bazıları-
sevinçli iken mutlu iken övgü kelimeleri ile kızdığında nefret ettiğinde yergi
kelimelerinden ölçerlermiş. Ancak rüyayı duymamıştım. En nihayet rüya; aslı yok
astarı yok, derler ya.
-Kahya Efendi mesele başka. Bugün
Cuma Namazını Sultan Ahmet’te kılmak nasip oldu; kadim dostum ahretliğim Elhan
Sezen’le. Namaz sonrası Mustafa Haşimoğlu Beyle yeni dost edinip gönlümün kaynaştığı Şerif Ali
Bey hemşerimizle buluşmak da nasip oldu. O bakımdan nasipli günümdü. Ezana yarım
saat kala yerimizi aldık. Vaiz Efendi çok akıcı bir dille hamasetten fazla
temel bilgilere dayalı hikayecilikten uzak vaazını yaptı. Hatta bir ara bir rüyasını
anlattı…
Rüyaya başlarken –Allah var- “Haydi
bakalım hayırlısı”dedim. İnşallah bazı günümüz
şeyhleri gibi “Rasulüllah Efendimiz
bizim eve teşrif etti; bana lütfu inayetlerde bulundular” vâri olmaz inşallah,
dedim.
Vaiz Efendinin rüyası şu: Rüyasında
hatiften sanırım bir ses “Bugünkü kahvaltı, senin son kahvaltın olacak” der. Hocamız
da: “ Yani ben yarın bu güzel şeylerle kahvaltı yapamayacak mıyım?.. Çoluk
çocuk birlikte olamayacak mıyım?,” deyip hayıflanmış/korkmuş… Hemen peşi sıra
da uyanmış.
-Mirim mesele burada yatıyor
işte. Şimdi anladım; rüyada konuştuğun şeyler şuuraltının yansıması Hocamızda
da gizli bir dünya muhabbeti var. “Ben yani yarın bu güzel kahvaltıyı çoluk
çocuk yapamayacak mıyım? Bu güzel şeyleri bir daha yiyemeyecek miyim? İbareleri
Hocamızın kalbinde “Dünya Muhabbetinin” sıfırlanmadığının bir göstergesi…
Halbuki ahrete göçecek ve ömrünü cenneti anlatıp herkese model olmaya çalışan
bir kişinin bir kahvaltıya bu kadar paye biçmesi pek doğru olmasa gerektir.
Halbuki Yunus’un tavrı ne: “Ballar balını buldum Kovanım yağma olsun.” Hocamız:
“Ben Rabbimden davet aldım. Gerçek sevgiye gerçek sevgiliye göçüyorum ne işim
olur kahvaltıyla” demesi biraz daha uygun kaçardı sanırım…
-Evet Kahya Efendi haklısın…
Rüyaları bir fırsat bilip eksik gediğimizi tamamlamanın yoluna bakmak gerekiyor
demek ki…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder