6 Eylül 2018 Perşembe

ÇAY MUHABBETİ...


ÇAY MUHABBETİ…
Orta yaş dostlarımızdan Op.Dr. Ahmet TÜRK’ün anılarında güzel bir anekdot var. Hoca’sı, bir gün sormuş.
-Evlatlarım sizce mutluluk nedir?
-Mirim  hepsi tıp öğrencisi düşünsene türlü türlü cevaplar çıkmıştır.
-Orada da öyle olmuş. Ama Hoca kendi fikrini şöyle açıklamış: Bence mutluluk iki şeyle olur. Birincisi, helal kazanacaksın.  İkincisi de sevdiklerinle eş dostlarınla kazancını yiyeceksin.
-Mirim dost dosttur. Bu “orta yaş” ne oluyor?..
-Kahya Efendi insan ömrünün her kademesinde dostları olur/olmalıdır. Eskilerine sahip çıkmalı yenilerini de kazanmalıdır.
İşte bu kabilden AĞAÇE’ler ailesiyle sabah kahvaltısında beraber olduk. Mahmut Bey Kimya Mühendisi, Nezihe Hanım Edebiyat öğretmeni, kızları Zelal Hanım ve torun Dârâ…
Ziyaretler, ikramın ötesinde sadece karın doyurmak değil; kültürünüze de katkı sağlamalıdır.  Bu ziyarette, sevgi saygının ötesinde muhabbet de doğdu.
Evimin sahibesi çay ikramında bulunurken dudak payını biraz fazlaca koyunca Mahmut Bey’in ecdat yadiğarı çay ritüeli gündeme geldi…
-Betül Hanım, bizde bir adet vardır. Çayın üç özelliği olmalı, derler. Lebâ leb olacak. Bardak ağzına kadar dolu olacak. Leb-i rûj olacak. Dudak renginde olacak. Leb-i sûzân olacak. Yani dudağı yakacak kadar  sıcak olacak…
-Mirim sizin muhabbet çok koyu olmuş. Hem edebi yüksek,  hem eğitici. Yoksa bazı misafirler gibi  ev sahibinde merdiven isteyenlerini de gördük.
-Kahya Efendi kırk yılı aşkın bir edebiyat öğretmeni ile yaşıyorsan karakterinde de nezaket varsa işte zarafet o zaman doğuyor demek ki…

2 yorum:

  1. Afiyetler diliyorum değerli hocam...

    YanıtlaSil
  2. İnşallah beraber olur. Sizin olduğunuz da saf su da çay deminde olur. Saygılar.

    YanıtlaSil