UYKU… UYANMAK… UYANDIRMAK…
UYANDIRILMAK…
Her canlı mutlaka uyur; C. Hak’tan
başka… Ama yatarak ama sütçü beygirleri gibi ayakta… C. Hakk, ne uyur ne de uyuklar; Bakara
suresinde Ayet el-Kürsi dediğimiz ayette bu var. İnanırsın inanmazsın o başka…
Uyku, sağlıklı bir organizmanın
işlevlerinin en doruk anıdır; sağlığınız ilk evvel uykudan başlar bozulmaya…Biz,
uyku ile; hem dinleniriz, hem organizmanın eksik gediği tamir ederiz, hem de geçici hafızamızdaki işe yaramayan
şeyleri temizler kalması gerekenleri de hafıza depomuza göndeririz …
-Mirim tabiî ki önemliler ve
öncelikliler sınıflaması yaparak…
-Evet aynen öyle. Sağlıklı
organizma dinlenmesini ve uykudaki işlevlerini bitirince kendiliğinden uyanır.
Şöööööyle, kedi gibi bir gerinirsin; aman da sabahlar ne çabuk oluyor ama yine
de dinlenmişim, der eh aklın eserse de Rabbine şükredersin. İstese seni
uyandırmaya da bilirdi. Ayetle sabit.Zümer: 42…
Sıra geldi UYANDIRMAK…
İnsanları gerek gerçek
uykularından gerek gaflet /zihinsel durağanlık ve uykudan uyandırmak biraz
farklılık gösterir…
Gerçek uykudan uyandırılmaya bana
göre en güzel örnek: CHURCHILL’dir. Hazret, mutlaka öğle uykusuna yatarmış.
-Mirim aslında sünnet. Öğle
uykusu.
-Evet. Sanırım o sünnet olduğu
için değil Efendimizin -önerdiği- böyle bir davranışın insan organizmasına
gerekli olduğunu işaret ettiği için uyuyordur. Malum “Koruyucu Hekimlik”te Efendimiz(a.s)ın
bir sürü önerisi var. Yine böyle bir gün
kapısı özel sekreteri tarafında tıklatılır ve sekreter elindeki telgrafı
başbakana uzatır. Yüzü buruş kırış olur. Tüm suratsızlığına bürünüp:
-Beni bunun için mi uyandırdınız?
Halbuki alınan istihbarata göre
Almanlar, Londra’yı yarım saat sonra bombalamaya başlayacaklardır.
Bu gerçek uyandırılma. Bir de
gafletten uyandırma var ki; ahanda o iş biraz zoooor. Hem uyandıracak kişi için
hem de uyandırılacak gönüller/beyinler/akıllar için.
-Yahu Mirim ne işin var Allah
aşkına bırak yahu. Herkes uykusunda mışıl mışıl uyusun sana mı kalmış. Belki adam
üstüne üstlük mutlu mesut rüyalar bile görüyor olabilir. Hem nereden çıktı bu
uyku konusu?
-Kahya Efendi bazı gönül
dostlarımız bir fotoğraf yayımlamışlar. Hollanda Prensesi Mary’nin çocuklarını bisikletle
okula götürdüğü ile alakalı. Sanırım bu
tevazulu davranışla bizim şatafata düşkün devlet adamlarını veya zenginlerimizi
eleştiri olsun, diye…Tabi yanılmış da olabilirim.
Ben de “bu fotoğraf bana göre
geyik muhabbeti” yorumunda bulundum. Zira batı siyasetçisi ara sıra böyle
şirinlikler yapar. Fotoğraf olarak servis de ederler; protokol dairesi
tarafından. Onların onayı olmadan ne bir yazı yazabilirsiniz ne de bir fotoğraf
koyabilirisiniz. En canlı örneği de Bill Clinton’un Türkiye ziyaretindeki çocuk
kucaklayıp sevmesi, o ufaklığın onun burnunu sıkması; ne hikmetse bizim
siyasilere bile örnek oldu… O tarihten buyana da bizim siyasiler gösteri olsun
diye çocuk sevmeye başladılar…
-Mirim o iş göstermelik değil de
gerçek duygu olsaydı o dört yaşındaki sahile vurmuş yüz üstü ölüsü yatan ACLAN bebek
yüreklerini sızlatırdı.
-Neyse Kahya Efendi burnumun
direği sızlıyor zaten; fazla söze gerek yok. Şu fotoğrafı servis edelim de
kararı herkes kendisi versin en iyisi o…DOSTLARA DA SELAM SEVGİLERİMİ
GÖNDEREYİM…