ALLAH’I ZORLAMAK…
Efendimiz(a.s) müşriklerden çok çekmiştir. Tabi tabuları
yıkmak,- hele yanlış tabuları yıkmak- doğruları öğretmekten zordur da ondan…
Adamların yıllardan süregelen inançlarını yıkıyorsun.
Efendimiz, 610 yılında başlayan nübüvvet görevi ile toplumda
sıkıntılara düşmüştür ta ki; 632 yılına
kadar. O kah müşriklerden, kah kafirlerden, kah münafıklardan, kah mücrimlerden
çok çekmiştir.. Ama Efendimizin başını en çok ağrıtanlar maalesef ne yazık ki
kendi yakın çevresi, aile ıyali ve efradı olmuştur.
-Mirim aman bakalım destursuz gitme, Efendimizin aile efradına laf edip. Ya
Allah’ı gücendirirsin ya da samimi mütedeyyin Müslümanları.
-Kahya Efendi Allah’ın bildiğini kullarından saklayacak
değilim. Evet Efendimizin aile efradından çektiğini, müşriklerden çekmedi.
Taşladılar, öldürmeye kalktılar, savaştılar ama o asla onlara bedduada
bulunmadı. Rahmet ve merhamet Peygamberi
idi. Ailesine de beddua etmedi ama ne çare yüksündü sineye çekti desem yalan
olmaz. Tahrim Suresi laf olsun diye, boşuna inmedi…
Bak nasıl?
İmdat Necrettin Nursaçan Hoca güzel güzel yumuşak yumuşak
edasıyla konuyu anlatıyor…
-Mirim -Kayseri’de- o ve sen öğrenci iken de aynıydı. Huyu öyle adamın,
celallenmez. Çok bilgiyi yumuşak eda ile anlatırdı. Çorakçı Hoca öyle değildi –zannımca
rahmetli- az bilgiyle; o, çok coşkulu hitap eder, insanın içini kaynatırdı.
-Evet. Yine o edayla tv’de konuşuyor. Konu Hz. Fatma ile Hz.
Aişe geçimsizliği.
Hz. Fatma, Efendimizin kızı, öbürü de karısı. Genel de
kaynana gelin problemini damatlar yaşar.
Zira kaynana, oğlan anası; oğlunu kıskanır gelinden. Gelin hanım da kocasını
kıskanır kaynanadan. İkisinin, iki cenderenin arasında kalan oğlan/damat
karakteridir. Efendimizde de Kızı ile Karısı arasında yaşanmıştır bu olay.
Efendimiz, en son kızına:
-Kızım Fatıma sen beni seviyor musun?
-Evet babacığım. Seviyorum.
-Ben de Aişe’yi seviyorum. Sen, benim sevdiğimi sevmeyecek
misin?
Konu ve yaklaşım bu… Dünyanın en kibar en iyi ahlaklı ,
analitik bir yaklaşımla kızını ikna etmeye çalışıyor. Adeta yalvarıyor. Günümüz
adıyla “sevgi dilencisi oluyor kızından.”
Yoksa “ Höööööyt. Sen benim karımı nasıl kabullenmezsin.” Edaları yok.
-Mirim eee ne yapmış Hz. Fatma? Hz. Aişe ile araları neden
bozuk hepsi sahabe olmanın ötesinde hepsi ehli beyt’ten aile ev halkından.
-Kahya Efendi gel kısaca yoklayalım konuyu.
Hz. Fatma Peygamberimizin Hz. Hatice’den doğma en küçük
kızıdır…Doğumu 615… Efendimizden sonra vefat etmiştir. Yani yıl olarak 632.
Yani otuzlu yaşlarda. Nasıl olur tarih tutmuyor, deme.
Hz. Aişe, can dostu Hz. Ebu Bekir’in kızıdır. 612’de doğmuş
ve 678’de vefat etmiştir.
Efendimizle 619-632 yılları arası evliliği olmuştur yani 13 yıl
kadar.
Şimdi dikkat edilecek husus şudur: Her şeyi kendi coğrafyası
ve tarihinde düşünmek gerekir. Gerek Hz. Aişe’nin doğumu, gerek Hz. Fatma’nın
doğumu her ne ise Arabistan’da o dönemde kadınları; doğum yaşı değil büluğ yaşı
esas alınması. Yani bu tarihlere 12 sene civarı bir tarih eklenmesi esas.
Buna göre Hz. Aişe Hz. Fatma’dan küçük. Bu da ikisinin
arasındaki yaş farkı gerginliğe sebep oluveriyor. Halbuki Efendimizin diğer
eşleri arasında Hz. Fatma’nın problemli olduğuna dair bir kayıt yok. Zira diğerleri
yaşlı; Hz. Fatma’dan çok büyük yaştalar. Oysa Hz Aişe ile problem sebebi: Biri
babam diyor diğeri kocam, diyor; olan, Efendimize oluyor.
Oysa ki biri; o babam, aynı zamanda da Aişe’nin onun da
kocası diyebilse veya o benim kocam ama Fatma’nın da babası diyebilse, sorun
yok. Ama olmuyor olmuyor işte zorla
güzellik olmuyor.
-E eee Mirim, sorun var; çözüm yok. Dünyada böyle bir şey
yok. Netice…
-Netice kesin.
Çözüm net. C. Hak devreye giriyor ve : “AHZAB-6: Peygamber mü'minler için kendilerinden daha önceliklidir. Onun
eşleri de onların anneleridir. Allah'ın kitabına göre akrabalar birbirlerine
(diğer) mü'minlerden ve muhacirlerden, daha yakındırlar. Ancak dostlarınıza bir
iyilik yapmanız müstesna. Bunlar, Kitap'ta yazılı bulunmaktadır.” Ayeti nazil olunca
mesele ister istemez mecrasına oturuyor:
Peygamber eşleri sizin ananızdır, anneniz gibi düşünün ve saygıda kusur
etmeyin.
-Peki Mirim amenna, konu kapanmış mı?
-Hiç zannetmem . Hz.
Fatma “susma hakkını” kullanmıştır sanırım.
-Yok Mirim itaat hakkı diyelim.
-Eh sen ne dersen. Benden hayırlı Cumalar dilemek.