3 Şubat 2019 Pazar


MAKSAT… HEDEF…AHLAK…
Maksadınız doğru ise hedefe ulaşmanız olasıdır; maksadınız yanlışsa hedefe ulaşmanız zor olsa gerektir, diye düşünüyorum.
Bu aralar -haydi muarızlarımızı anladık-; sayıp sevdiğimiz saygıda kusur etmediğimiz bazı dost ahbaplarımızın da bu furyaya kendilerini istemeden de olsa kaptırdıklarını görmek beni cidden üzüyor. Samimiyetlerine ve içlerinin yandıklarına hamlediyorum.
-Mirim konu ne?
-Konu: Din adına ortaya çıkan; kah yetkili, kah amatör kişilerin yaptıkları gaflar, hatalar, kusurlar. Bu haller eleştirilirken işin ucu bir de dine ulaşınca –maazallah- o dostlarımız adına bende endişe doğurmakta…
Maksat ve hedef metodunu bu konuya uygularsak ortaya şu çıkıyor:
Dinin maksadı ve hedefi nedir?
Çoğu eleştiriler şu meyanda:  Teknik elemanlar, icatlar, keşifler neden dindar insanlar arasından çıkmıyor?
-Mirim tabiî ki(!) insanların kusuru yok; kusur dinin. O halde seküler olalım; yücelelim yükselelim ileri gidelim. Söylem o noktaya vardı mı günümüzde?
-Evet. Haklısın haklısın da; dinin maksadı hedefi teknik bilgiyi desteklemek değil ki… Dinin maksat ve hedefi sosyal bilgileri desteklemek disipline etmek. Teknik bilginin dinle alakası yoktur. C.Hakk teknik bilgi ve neticeleri din şartına bağlamamış çaba gayret şartına bağlayıp dinli dinsiz demeden birilerine bahşetmiştir.Cem Yılmaz’ın söylemiyle; Graham Bell telefonu, Edison ampulü yaparken, Newton bilmem  ne ederken, Faraday elektiriği keşfederken  Pastör Kuduz aşısını bulduğunda dindar dinsizliğine bakılarak bu keşifleri yapmadılar.
-Mirim senin örnekler sadece teknik bilgiye örnek oldu. Sosyal içerik nizam düzen yok.
-Var Kahya Efendi ona da örnek ver… Alfred NOBEL. 1846 yılında İtalyan kaşif “nitrogliserini” bulur. Sıvıdır, taşıması zordur risklidir şudur budur. Nobel, zatı muhterem bir deney esnasında bu sıvının kuma döküldüğünü görür; patlamadığı fark edince dinamit lokumunu yapar. Nitrogliserini bulan İtalyan’ı dünya tanımaz ama Nobel’i tanır. Ayrıca da saygı duyar.
Nobel’in kontrollü dinamiti öyle işe yarar ki yollar tüneller onu keşfi ile kolaylıkla yapılaya başlar. Amenna. Mutluluk başarı tamam.Para tamam.  Ne zaman ki insanoğlu bu gücü Panço Villa vari insan öldürmede kullandılar; bu maksadı aşkın güç, büyük katliamlara yol açar. İnsanoğlunun bu hunharlığı Nobel’i vicdanen ahlaken rahatsız eder ve malının bir kısmını BARIŞ adına hizmet edenlere bağışlar.
İşte mesele burada başlıyor; din teknik bilgiyi desteklemez… Din sosyal bilgiyi kontrol altına almaya çalışır. İnsanı disipline edip hakkı üstün tutar; gücü değil. Ahlak ve vicdan sahibi olmayan insan, dini terbiyeden yoksun insan dünyanın en hunhar varlığına dönüşmesi kaçınılmazdır.Dinde  güç; hakka hizmet içindir, oysa, seküler dünyada hakk gücün esiridir…
Uzun lafa gerek yok; maksadımız doğru ise hedefimize ulaşma şansımız yüksek olur. Yoksa eleştirilerimiz boşuna olur, kimseyi de inandırma gücümüz olmaz.
Akibetimiz hayrolur inşallah… İyi pazarlar.        

1 yorum: