MAKSAT… HEDEF…AHLAK…
Maksadınız doğru ise hedefe
ulaşmanız olasıdır; maksadınız yanlışsa hedefe ulaşmanız zor olsa gerektir,
diye düşünüyorum.
Bu aralar -haydi muarızlarımızı
anladık-; sayıp sevdiğimiz saygıda kusur etmediğimiz bazı dost ahbaplarımızın
da bu furyaya kendilerini istemeden de olsa kaptırdıklarını görmek beni cidden
üzüyor. Samimiyetlerine ve içlerinin yandıklarına hamlediyorum.
-Mirim konu ne?
-Konu: Din adına ortaya çıkan;
kah yetkili, kah amatör kişilerin yaptıkları gaflar, hatalar, kusurlar. Bu
haller eleştirilirken işin ucu bir de dine ulaşınca –maazallah- o dostlarımız
adına bende endişe doğurmakta…
Maksat ve hedef metodunu bu
konuya uygularsak ortaya şu çıkıyor:
Dinin maksadı ve hedefi nedir?
Çoğu eleştiriler şu meyanda: Teknik elemanlar, icatlar, keşifler neden
dindar insanlar arasından çıkmıyor?
-Mirim tabiî ki(!) insanların
kusuru yok; kusur dinin. O halde seküler olalım; yücelelim yükselelim ileri
gidelim. Söylem o noktaya vardı mı günümüzde?
-Evet. Haklısın haklısın da;
dinin maksadı hedefi teknik bilgiyi desteklemek değil ki… Dinin maksat ve
hedefi sosyal bilgileri desteklemek disipline etmek. Teknik bilginin dinle
alakası yoktur. C.Hakk teknik bilgi ve neticeleri din şartına bağlamamış çaba
gayret şartına bağlayıp dinli dinsiz demeden birilerine bahşetmiştir.Cem Yılmaz’ın
söylemiyle; Graham Bell telefonu, Edison ampulü yaparken, Newton bilmem ne ederken, Faraday elektiriği
keşfederken Pastör Kuduz aşısını
bulduğunda dindar dinsizliğine bakılarak bu keşifleri yapmadılar.
-Mirim senin örnekler sadece
teknik bilgiye örnek oldu. Sosyal içerik nizam düzen yok.
-Var Kahya Efendi ona da örnek
ver… Alfred NOBEL. 1846 yılında İtalyan kaşif “nitrogliserini” bulur. Sıvıdır,
taşıması zordur risklidir şudur budur. Nobel, zatı muhterem bir deney esnasında
bu sıvının kuma döküldüğünü görür; patlamadığı fark edince dinamit lokumunu
yapar. Nitrogliserini bulan İtalyan’ı dünya tanımaz ama Nobel’i tanır. Ayrıca
da saygı duyar.
Nobel’in kontrollü dinamiti öyle
işe yarar ki yollar tüneller onu keşfi ile kolaylıkla yapılaya başlar. Amenna.
Mutluluk başarı tamam.Para tamam. Ne zaman
ki insanoğlu bu gücü Panço Villa vari insan öldürmede kullandılar; bu maksadı
aşkın güç, büyük katliamlara yol açar. İnsanoğlunun bu hunharlığı Nobel’i
vicdanen ahlaken rahatsız eder ve malının bir kısmını BARIŞ adına hizmet
edenlere bağışlar.
İşte mesele burada başlıyor; din
teknik bilgiyi desteklemez… Din sosyal bilgiyi kontrol altına almaya çalışır. İnsanı
disipline edip hakkı üstün tutar; gücü değil. Ahlak ve vicdan sahibi olmayan
insan, dini terbiyeden yoksun insan dünyanın en hunhar varlığına dönüşmesi
kaçınılmazdır.Dinde güç; hakka hizmet
içindir, oysa, seküler dünyada hakk gücün esiridir…
Uzun lafa gerek yok; maksadımız
doğru ise hedefimize ulaşma şansımız yüksek olur. Yoksa eleştirilerimiz boşuna
olur, kimseyi de inandırma gücümüz olmaz.
Akibetimiz hayrolur inşallah… İyi
pazarlar.
Akıbetimiz hayr olsun inşaallah....
YanıtlaSil