3 Mart 2019 Pazar

la havle




La havle vela kuvvete illa billah. Çok güzel bir istif ve süslemeler. İlla kelimesi de çok güzel gizlenmiş.

16 Şubat 2019 Cumartesi

DİKEN...


DİKEN…
Doğanın ve doğallığın bir gerçeği diken. Niye vardır bilinmez. Tabi vardır bir hikmeti.
Ancak insandaki diken farklıdır. Kimi insanın, dilindedir diken; ne söylese el aleme batar.  Kiminin ayağında topuğundadır,  hayatınızı kısıtlar sek sek oynarsınız artık; şayet ileri dereceye ulaşırsa insanı topal eşeğe çevirir mi çevirir.
Kiminin beynindedir diken,  keyfinize engeldir. Ne yediğinizin ne giydiğinizin farkında olursunuz. Kah zaman olur beyninizdeki diken çıkar; tam kurtuldum sanısınız bu sefer de kalbinize sağlanır.
Dildeki dikeni, ayaktakini ve beyindekini şöyle böyle kontrol edersiniz de şayet kalbinize saplanmışsa ondan kurtulma şansınız yoktur; siz gidersiniz o gider siz gidersiniz o gider Allah-u alem seni kuyulayıncaya kadar seninledir artık.
-Mirim Hammamizadenin bir şiiri/şarkısı var.
Ben seni sevdim seveli kaynayıp coştum
Aklımı yağmaya verip, fikrimi şaştım
Mecnûn’a şimdi eş olup dağlara düştüm
Sor güle bülbül ne çeker hârın elinden
Bir dahi gül koklamayım yârin elinden
-Evet Kahya Efendi bülbülün ötmesi sen neşeli isen bülbül şakıyordur sen kederli isen de bülbül feryad eder.
Bak sana başka bir şiir/ilahi sunayım da.
Kimi dosta varır/Dosta bend olur
Kimi nefse uyar/Kahrolur gider
Kimi tevbe eder/Esfıya olur
Kimi inad eder/ Eşkiya gider
Kimi gülistanda / Gonca gül olur
Kimi gonca güle/ Har olur gider
Kimi Hakk'a bakar /Feyzi-yab olur
Kimi yüz çevirir / Taş olur gider
Kimi Hay'dan alır / Ehl-i hal olur
Kimi hayaldedir / Kal eder gider
Kimi Hakk aşıktır/ Hem maşuk odur
Kimi Hakk değildir / Zay olur gider
Kimi AHMED seni / Uzaktan tanır
Kimi yaklaşır da / Kör olur gider...
Önemli olan gonca güle har olmamak diken olmamak.
-Eyi hoş Mirim de çözüm ne?
- Çözüm yine bir naatta.
Ey gönül, kendini vezn etmeye kantar ara bul!
Yürü git, kantarına halis olan a'yar ara bul!
Kapatırlar seni bir hâl-i haraba yalınız;
Ol karanlık geceler kendine bir yâr ara bul!
Cümlemizin C. Hakk yar ve yardımcımız olsun; başka ne diyelim.

13 Şubat 2019 Çarşamba

4 Şubat 2019 Pazartesi





Elif okuduk ötürü/Bazar eyledik götürü/ Yaradılanı hoş gördük/ Yaradandan ötürü... Yunus Emre.

3 Şubat 2019 Pazar


MAKSAT… HEDEF…AHLAK…
Maksadınız doğru ise hedefe ulaşmanız olasıdır; maksadınız yanlışsa hedefe ulaşmanız zor olsa gerektir, diye düşünüyorum.
Bu aralar -haydi muarızlarımızı anladık-; sayıp sevdiğimiz saygıda kusur etmediğimiz bazı dost ahbaplarımızın da bu furyaya kendilerini istemeden de olsa kaptırdıklarını görmek beni cidden üzüyor. Samimiyetlerine ve içlerinin yandıklarına hamlediyorum.
-Mirim konu ne?
-Konu: Din adına ortaya çıkan; kah yetkili, kah amatör kişilerin yaptıkları gaflar, hatalar, kusurlar. Bu haller eleştirilirken işin ucu bir de dine ulaşınca –maazallah- o dostlarımız adına bende endişe doğurmakta…
Maksat ve hedef metodunu bu konuya uygularsak ortaya şu çıkıyor:
Dinin maksadı ve hedefi nedir?
Çoğu eleştiriler şu meyanda:  Teknik elemanlar, icatlar, keşifler neden dindar insanlar arasından çıkmıyor?
-Mirim tabiî ki(!) insanların kusuru yok; kusur dinin. O halde seküler olalım; yücelelim yükselelim ileri gidelim. Söylem o noktaya vardı mı günümüzde?
-Evet. Haklısın haklısın da; dinin maksadı hedefi teknik bilgiyi desteklemek değil ki… Dinin maksat ve hedefi sosyal bilgileri desteklemek disipline etmek. Teknik bilginin dinle alakası yoktur. C.Hakk teknik bilgi ve neticeleri din şartına bağlamamış çaba gayret şartına bağlayıp dinli dinsiz demeden birilerine bahşetmiştir.Cem Yılmaz’ın söylemiyle; Graham Bell telefonu, Edison ampulü yaparken, Newton bilmem  ne ederken, Faraday elektiriği keşfederken  Pastör Kuduz aşısını bulduğunda dindar dinsizliğine bakılarak bu keşifleri yapmadılar.
-Mirim senin örnekler sadece teknik bilgiye örnek oldu. Sosyal içerik nizam düzen yok.
-Var Kahya Efendi ona da örnek ver… Alfred NOBEL. 1846 yılında İtalyan kaşif “nitrogliserini” bulur. Sıvıdır, taşıması zordur risklidir şudur budur. Nobel, zatı muhterem bir deney esnasında bu sıvının kuma döküldüğünü görür; patlamadığı fark edince dinamit lokumunu yapar. Nitrogliserini bulan İtalyan’ı dünya tanımaz ama Nobel’i tanır. Ayrıca da saygı duyar.
Nobel’in kontrollü dinamiti öyle işe yarar ki yollar tüneller onu keşfi ile kolaylıkla yapılaya başlar. Amenna. Mutluluk başarı tamam.Para tamam.  Ne zaman ki insanoğlu bu gücü Panço Villa vari insan öldürmede kullandılar; bu maksadı aşkın güç, büyük katliamlara yol açar. İnsanoğlunun bu hunharlığı Nobel’i vicdanen ahlaken rahatsız eder ve malının bir kısmını BARIŞ adına hizmet edenlere bağışlar.
İşte mesele burada başlıyor; din teknik bilgiyi desteklemez… Din sosyal bilgiyi kontrol altına almaya çalışır. İnsanı disipline edip hakkı üstün tutar; gücü değil. Ahlak ve vicdan sahibi olmayan insan, dini terbiyeden yoksun insan dünyanın en hunhar varlığına dönüşmesi kaçınılmazdır.Dinde  güç; hakka hizmet içindir, oysa, seküler dünyada hakk gücün esiridir…
Uzun lafa gerek yok; maksadımız doğru ise hedefimize ulaşma şansımız yüksek olur. Yoksa eleştirilerimiz boşuna olur, kimseyi de inandırma gücümüz olmaz.
Akibetimiz hayrolur inşallah… İyi pazarlar.        

31 Ocak 2019 Perşembe

GÖNÜL… AH ŞU GÖNÜL…



GÖNÜL… AH ŞU GÖNÜL…
Arifandan biri ölüm döşeğinde… Oğluna : “Oğlum sakın ha sakın düşmanı dışarıda arama. Kendinde ara. İçinde ara” der. Oğul:
“Baba, tamam da içimde gönülden başka bir şey yok ki… Orada da tüm kainata sığmayan C. Hak; bir mü’minin gönlüne sığdım , dediğine göre… Gönül nasıl düşman olur?..”
Oğul: “Gönlüne masivayı doldurursan; doldurduğun miktarda Allah sevgisi çıkar gider. İşte o zaman gönlün senin düşmanın olur çıkar…
Mirim: Gönül bu; kah gücenir, kah kırılır, kah coşar, kah durulur… Kah akar, kah bulanır, kah razı olur…
-Kahya Efendi bu konunun ucu bucağı bulunmaz. Haydi sözleri Karacaoğlan’ın bestesi Sadettin Kaynak’ın Hicaz eserine bir göz atalım. Bakarsın sözleri ders verirken müziği de keyif verir…
Deli gönül gezer gezer gelirsin
Arı gibi her çiçekten alırsın
Nerde güzel görsen orda kalırsın
Ben senin derdini çekemem gönül

Çıkıp yücelere bakmak istersin
Coşkun sular gibi akmak istersin
Her güzelle yatıp kalkmak istersin
Ben senin derdini çekemem gönül

Karacaoğlan der okuyam yazam
Keleş değilim ki kervanlar bozam
Geyinsem kuşansam bir hoşça gezsem
Ben senin derdini çekemem gönül
-Mirim şiiri sansürledin mi?
-Kahya Efendi yanlış anlaşılmaktansa sansürleme vebalini tercih ettim…